Pazar, Mart 18, 2007

ANKARAGÜCÜ – BEŞİKTAŞ MAÇI SONRASI ÇIKAN OLAYLARDAN BİR SAHNE

11 Mart 2007 Pazar günü oynanan Ankaragücü - Beşiktaş maçında; Beşiktaşlıların hala unutmak istemedikleri 8-0’lık maçın acısı ve Bursaspor - Ankaragücü dostluğuna gönderme yapmaları iyiden iyiye gerilen sinirleri koparıyor ve olaylar çığırından çıkıyor.. Diğer tarafta onlara en yakın konumda bulunan sol kapalı tribündeki Ankaragücü’lüler ile Ankara’da yaşayan, Ankaragücü’nü yalnızca bu maçta değil, tüm maçlarında destekleyen ve üç sezon önce Beşiktaş yüzünden küme düştüklerini düşünen Bursasporlular. Beşiktaşlı taraftarın kışkırtmasıyla karşılıklı el hareketleri, sataşmalar, küfürleşmeler başlıyor. Ankaragücü’lüleri emniyet kuvvetleri engellerken Beşiktaşlılar polislerin gözü önünde rakip tribünle aralarında bulunan tellere kadar gelerek icraatlerine devam ediyor. Nihayet polisin sert müdahalesiyle olaylar yatışıyor.
Maçın son dakikalarında Beşiktaş attığı golle Ankaragücü’nü mağlup ediyor. Ve nihayet şeref tribünündeki Beşiktaş’lılar da sahneye çıkıyor. Hayal kırıklığı yaşadığı için kışkırtılmaya son derece açık durumdaki Ankaragücü taraftarını tahrik ederek yaşanacak olayların fitili ateşliyor. Ankara’daki her maç sonunda uygulanan önlemler doğrultusunda tribünde bekletilen Beşiktaşlılar ile tribünü boşaltmakta olan Ankaragücü’lüler arasında küfürleşmeler, yabancı madde atmalar tekrar başlıyor. Stad dışı ise tam bir savaş alanı. Beşiktaşlıları bekleyen Ankaragücü’lüler ile polis çatışıyor. Bazı toplumsal olaylarda olduğu gibi polis yine ve anlamsız orantısız güç kullanıyor. Cop darbeleriyle yere düşene bir tekme daha vuruyor, olay hemen önünde cereyan ederken 100 metre ötedeki stad çıkışına gaz bombası atarak sessizce stadı terk eden yüzlerce insanı perişan ediyor. Biber gazının etkisiyle öksürük ve göz yaşlarına boğulan insanlar perişan vaziyette dağılırken, polis hala sanki adam dövme işini götürü almışçasına aman eksik adam dövmeyeyim edası ile boyuna copunu kullanmaya devam ediyor..

Ankaragücü – beşiktaş maçı sonrası çıkan bu olayların tasvip edilecek yanı yok tabiiki ama bu polisin orantısız güç kullanma tavrının tasvip edilecek yanı var mı acaba? Sanki olayların bu noktaya geleceği bilinmezmiş gibi hazırlıksız ve ne yapacağını önceden planlamamış gibi bir tavır takınması konusunda polise ne demek gerek acaba?

Bütün bu karmaşa, bu harbede bir şekilde yaşanıyor; ama, ortada bir sahne var ki bu sahne kimsenin yıllarca unutamayacağı bir sahnedir. Polisin; nasıl eğitimsiz olduğunu yada başka bir deyişle de çağdaş eğitim yoksunu olduğunu ortaya koyuyor. Şimdi genç bir Ankaragücü’lü taraftar kaçmaya çalışıyor ama nereye; kaçabilmek mümkün mü? Coplanarak dövülüyor ve dizlerinin üzerine çökertiliyor bazı polisler tarafından; ve nihayet ve son olarak, sanki Suudi Arabistan’da eğitilmiş celletlara taş çıkartacak şekilde doğulu, sanki bir Avrupa ülkesinde de teniste “backhand” tabir edilen vuruşun eğitimini almışcasına batılı bir görünüş ile bir polis sahneyi tamamlıyor ve bu genç taraftarın ensesine öylesine vuruyor ki taraftar artık komalık. İşte bu sahne bile başlı başına polisin ne kadar hazırlıksız olduğunu ve bazı toplumsal olaylarda da özellikle nasıl orantısız güç kullandığının göstergesidir. Polisin buna benzer olaylarda göstereceği daha serinkanlı tutum hem kendilerine olan güveni pekiştirecektir, hem de vatandaşın onlara güveninin artmasına yol açacaktır.

Hiç yorum yok: