Cuma, Aralık 30, 2011

KÜME DÜŞME KALKSIN

Türkiye Futbolunun patronu Türkiye Futbol Federasyon Başkanı ve eski Fenerbahçe Kulübü yönetim kurulu üyesi ve Fenerbahçe kulübü başkan adaylarından Mehmet Ali Aydınlar, nihayet aradığı çözümü buldu ve idam sehpasında bile son sözünün “Fenerbahçe” olacağını beyan eden kişinin başında bulunarak futbolumuzun batışını hazırlayan kurumu kurtaracak. 3 Temmuz’dan beri; başta Fenerbahçe Cumhuriyetinin şike, alavere dalavere konusundaki engin becerisinin artık çuvala sığmaması neticesinde şikeyle yatıp şikeyle kalkan kamuoyu (illaki adalet hak hukuk diyenler hariç) bir derin ohh çekti.

Basından öğrendiğimiz kadarıyla; Futbol Federasyonu Başkanı, “Genel kurul kararı alalım. Kulüpler ne karar verirse onu uygularız” ve devamında da “Kulüpler Birliği ile konuştum. 58. madde konusu sürekli gündeme geliyor. Bunun değişmeyeceğini söyledim. Ama onlar bu kez farklı bir formülle geldiler. Olağanüstü Genel Kurul’a gitmek istiyorlar” diyerek necip Türk milletinin yılmadan, bıkmadan ve usanmadan nasıl çözüm arayışında olabileceğinin en nadide örneğini verdiklerini ima etmekteydi. Ve sonuçta da içinin içine sığamadığı bir şekilde de, bulunmasında kendi dahlinin olmadığı görüntüsündeki bu çözümün her taraf açısından da uygun olduğunu mefhum u muhalifinden kafamıza çakmaktadır. Peki; sonra ne buyuruyor beyefendi; 58. inci maddenin direk hedeflediği şike ve teşvik primine karışan kulüpler için, “Sadece bir kereliğine küme düşme cezası yerine para ve puan silme cezası uygulanır kararı alacaklar. Bunu bizden rica ettiler. Biz de kulüpleri temsil ettiğimiz için UEFA ile bu formülü paylaştık. Onları bilgilendirdik. Sıcak baktılar, olabilir dediler. Genel kurul kararı alalım. Kulüpler ne karar verirse onu uygularız.” Başta da Beşiktaş Başkanı ile Gençlerbirliği Başkanının, ki bu beyefendilerin hukuk sadece kendi haklarına bir dokunuş olduğunda hatırladıkları mefhum olması nedeniyle konu başkalarını ilgilendiriyorsa asla ve kata önemli değildir, bir defa, iki defa ve hatta sonsuz defa ayaklar altına alınabilir olması hasebiyle de “kulüpler birliğindeki” lokomotif olma ağırlıkları da göz önüne alınınca söyledikleri kelam peşlerine takılmak için yeterli kabul edildi, ve hukuk bir kez daha iğdiş edildi. Neydi söylenen yaratılması hedeflenen algı açısından “para çok önemlidir, yayıncı kuruluşun para kazanması çok önemlidir, para olmazsa biz bu kulüpleri niye yönetelim”, hani birader siz çok zengindiniz, seçim vaatleri arasında yok 100 hatta 200 milyon dolarları gözden çıkardığınız beyanları neden unutuluyor, neden bu kaos ortamında adalet ve hak yerini bulsun da bizim bu söylediğimiz paralar kulüplerimize helal olsun demiyorsunuz, aslında siz taa başından itibaren para harcamaya pek niyetli değildiniz, biz biliyoruz bu numaralarınızı da, bilmeyenler için bir kez daha yazalım dedik. Sizin derdiniz futbolumuzun yarattığı yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bu pastadan nemalanmaktan öte bir şey değildir ve de asla olmamıştır. Bu kafanın hukuk, hak, adalet ve eşitlikçi yarışma ruhu asla ve kata, para gibi tılsımlı bir sözcükle kıyaslandığında itibarı olan bir şey olmamıştır ve görünen o ki olmayacaktır da, hatta lafta bile olmayacaktır.

Bütün bu kuru sıkı atışların yarattığı toz duman içinde, kılavuzu para olan kurt ağabeyler ve onların TFF deki temsilcisi Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar’ın yaratmayı planladığı tereyağından kıl çekme operasyonu için TFF yönetim kurulunda, oy birliği ile Olağanüstü Genel Kurul kararı alınmıştır.

Artık; “yeter ki para gelsin ister hukuk, hak ve adalet olsun, ister olmasın” zihniyetinin galip geldiği için, başta DİGİTÜRK, Fenerbahçe ve Beşiktaş kulübünün önde gelenleri (aşağıdakiler/enalttakiler değil yani) ve bunların beslediği basın mensuplarının etekleri zil çalıyordur, öyle tahmin ediyorum.

Peki; burada sürpriz var mı diye soracak olursanız, cevabım kocaman bir hayırdır, daha önce http://www.spordaalternatif.blogspot.com/ adlı bloğumda yaptığım analizlerde ne demiştim; kısa bir hafıza tazeleme kabilinden olsun, bakın örneğin 17 Ağustos Çarşamba günü “FUTBOLSEVERLER ŞİMDİ DİGİKUTULARINI İADE ETMELİLER” başlıklı yazımda ne demişim; “TFF yönetiminden ne beklenmeliydi yani? Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar, Fenerbahçe’nin başkan diye önerdiği ama yönetim kurulu üyesi diye desteklediği Göksel Gümüşdağ, Fenerbahçe tarafından akredite edilmiş suya sabuna dokunmayan Galatasaraylı Cüneyt Tanman vs. vs. Fenerbahçe’nin kahredici çekim gücünden vareste karar vermeleri mümkün mü şüphesiz hayır?”.

Bu çerçeveden bakılırsa; önceki TFF Başkanı Mahmut Özgener’in gidişi de, şimdiki TFF Başakanı Mehmet Ali Aydınlar’ın gelişi de ve gelir gelmez de şike operasyonun gerçekleşmesi de sürpriz olmamıştır, bazı mahfillerde…

İlla adalet diyorsanız, illa etik diyorsanız, illa ki adil yarışma diyorsanız, illaki fair play diyorsanız, evet Galatasaraylılar, Evet Trabzonsporlular, evet Gaziantepsporlular, evet Çarşı grubu, evet tüm bu katakullilerin dışında kalan takım taraftarları, görünen o ki kulüp yönetimlerinizden bir olumlu yaklaşım, tavır çıkmayacak, bari konuya siz sahip çıkın… Yok, ben halimden memnunum diyorsanız da, size denilecek bir şey yoktur zaten. Peki; muhataplarının bile reddetmedikleri emniyet güçlerinin bir şeklide basına sızan dinlemelerinin içinde bulunan, tehdit, şantaj, şike, teşvik vs. vs. ahlaksız teklif ve durumlarının muhatapları neden sessizler acaba, neden, neden…

Neymiş; bir defaya mahsus şike yapan kulüpler küme düşmeyecekmiş, hemen hatırladım bundan yaklaşık 25 yıl önce de bir ünlü Türk büyüğünün “Anayasayı 1 defa delmekle bir şey olmaz” buyruğunu, evet anayasaya bir şey olmadı, sadece Türkiye’de hukuk, hak ve adalet mefhumu kalmadı, rüzgâr sadece güçlüden yana esmeye başladı.

Artık böyle bir gelişmenin olması halinde Türkiye’de futbol da bu duruma düşecektir, yani gücü gücü yetene…

Artık statlardan kaldırırsınız “ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olanını severim” yazan tabelaları, yeni duruma uygun profili sevdiğinizi beyan edersiniz sevgili ağır ağabeylerimiz… Yolunuz açık, gazanız mübarek olur umarım…

Cuma, Aralık 09, 2011

TÜRK FUTBOLU MU YOKSA FENERBAHÇE Mİ KAOSTA?

Bir süredir Fenerbahçe’nin spor mahkemesi CAS’taki davasını takip eden bir avukat var, basını işgalleri altında tutan Fenerbahçeli TV ve Gazete yöneticileri ve Galatasaraylı olsa bile Fenerbahçe akreditasyonu olmadan yazarlık, yorumculuk ve sunuculuk yapılamayacağını bilen ve bu sayede medyada yer alanlar tarafından sürekli ağırlanan ve halk ağzıyla “kafamızı ütülemek”, bilimsel anlamda da “Algı yönetimi” adına her fırsatta karşımıza çıkarılan ve sanki adam kafasına yerleştirilmiş bir “Chip” tarafından veriliyor izlenimi yarattığı cevaplarıyla bizimle ve zekâmızla da dalga geçiyor adeta… Yok bu yazı o tarihte alınmış ama gizlenmiş, sümen altı edilmiş ve Başkana gösterilmemiş vs. vs. diye kafasındaki “Chip”e kaydedilmiş şeyleri bıkmadan usanmadan anlatıyor ve mezkur TV ve gazete yöneticileri tarafından da çanak sorularla bizi deyim yerindeyse akıl travmasına uğratmaya devam ediyor. TFF Başkanı Fenerbahçeli ya, camiada muhtemel sevenleri tarafından yaratılacak muhalefeti hesaplayarak ona dokunmadan, batıyoruz bari düşman belledikleri Galatasaray’dan, “düşmandan da birkaç kişiyi batıralım” ruh haliyle Galatasaraylı olduğu bilinen TFF yönetimindeki kişilere salvo ateşi yapıyor. Ben anlamıyorum elin gâvurunun yazdığı iddiaları doğru kabul eden, hatta TFF Başkanı Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar’ın tüm açıklamalarına ve itirazlarına rağmen TFF den bazılarının açıklamaları kesmiyor bu avukat beyefendiyi? Bunu anlamak şüphesiz ki mümkün, Ülkemizin tarihi ne yazık ki yerli otoriteye güvenin hiç olmadığı, var denilenin aslında yok olduğu, yok denilenin aslında var olduğunun tanıklığıdır ahir ömrümüz, bu açıdan anlaşılabilir. Ancak konuyu izahta kullanılan yol ve yönteme de bakınca derdin aslında bu olmadığı bal gibi anlaşılıyor ve o kadar anlaşılıyor ki avukat beyefendiye ağabeyleri demiş “saldır baba bu Galatasaraylı olduğu bilinen kefereleri yok et”. İşte konunun özeti bu…

Avukat beyefendi buyuruyor ki; TFF’nin, UEFA Komiseri Pieer Cornu’nun CAS mahkemesine yazdığı bu savunma yazısından 08.11.2011 de haberi oldu, ama 18.11.2011 tarihine kadar sesi çıkmadı ve ancak bu tarihte UEFA’ya cevap verdi ve bunun kabahatini de TFF Başkanını haberdar etmedikleri iddiasıyla İlhan Helvacı ve TFF Asbaşkanı Lütfü Arıboğan’ı hedef alarak açıklamaktadır, ama kendisi zinhar neden Ali Koç beyefendinin 29.11.2011 e kadar bekleyip, basın toplantısı ile açıkladığını ve neden bir açıdan 21 gün diğer açıdan da 11 gün beklediğini açıklamamaktadır. Derdi açıklama değil elbette, kafa bulandırmak, ortalığı karıştırmak verilen talimatı yerine getirmek dolaştığı TV lerde, gak guk ediyor ama sadece 2 nokta üzerinde duruyor, ama şike konusunu kapatmaya çabalıyor. Çanak sorularla durumu beynimize nakşetme konusunda asli rol alan medyadaki somun pehlivanlarınca ve tosunlarınca; hatta ana muhalefet partisinin sözcüleri tarafından bile ki hayretle izlemekteyim kendilerini, “sporda bu kadar cezanın olmaması gerektiğini” buyuruyorlar, sanki “ŞİKE” sportif ve legal bir faaliyetmiş gibi bir algı oluşturuyorlar kamuoyunda… Ne gam; iddialar, şike, soru çalma, iddia ve bahis oyunları manipilasyonu, ama umurunda mı bu somun pehlivanlarının ve tosuncukların, adalet, hak ve hukuk, sümme haşa…

Yahu kardeşim; bırakın evelemeyi gevelemeyi, hadi çıkın deyin bu savcıların ve bu emniyetçilerin iddiaları külliyen yalan da; anlayalım delikanlılığınızı, deyin polis ve savcılık iftira ediyor, bu ses kayıtları düzmece deyin de sizi anlayalım. Bu ses kayıtları uydurma olabilir, alınan ifadeler işkence ile de alınmış olabilirler, açıklayın bunları, ülkemizin bu kabil durumlardaki sicilinin bozukluğunu yaşayarak öğrenmiş birisi olarak size hak vermezsem namerdim.

Yahu kardeşim; bırakın bu, yok başbakanın damadının şirketinin almak istediği bir ihaleyi, Aziz Yıldırım beyefendi almış ta, yapmış ta, beyler bırakın bu numaraları, Aziz Bey, Başbakan kaynak gösterilerek bu ihale buraya gitmelidir havası ya da iması yaratılan bir ihaleye sokulmaz bile, bilmeyenler bu işleri bilenlere bir sorsunlar bakalım da anlasınlar…

Bir de ne kadar ayıp yahu; şike soruşturmasını tartışan herkes zımnen FENERBAHÇE şike yapabilir demektedir, yahu insaf artık el insaf vallahi…

Siz şikecileri cezalandırmayacak eski Fenerbahçe kulübü yöneticisi Mehmet Ali Aydınlar’ı TFF ye başkan yaparsanız, olacağı buydu ve oldu işte… Ne demişti; Savcı beyden delileri alacağız, kazanılan zaman sonrası ne dedi; şikeyi gösterecek hatta ima edecek bir emareye rastlanmadı, dolayısıyla iddianameyi bekleyeceğiz, hadi buyur açıklandı, bu sefer de mahkemenin sonucunu bekleyeceğiz demez mi, mahkeme aleyhte bir karar verse bile inanıyorum ki bu sefer, temyiz sürecini bekleyeceğiz diyecek, temyiz neticesinin de en az 10 yıllık bir süre alacağını da bildiğinden, 10 yıla kim öle kim ala, maksat zaman kazanıla… Tabii ki Medyadaki Fenerbahçe kalemşörleri marifetiyle de; mahkemenin vereceği kararın adli, kendilerinden beklenenin ise futbolun idari kararının olması gerektiğini ısrarla göz ardı ederek, kamuoyunda da bilinçli olarak bunları birbirine karıştırarak konuyu savuşturmaya çalışmaktadırlar. Manzara-i umumiye bu…

Yıllardır bu Fenerbahçe’nin TFF yi, spor yazarlarını, basını komple, karşı takımları, yargıyı, devleti tehdit etmeyi itiyat haline getirmesini, bunları izleyerek önleyecek ya da yargılayacak kurumları ses çıkaramaz hale getirmesiniz, olacağı budur, oldu da… Eeee hadi bilet aldığı iddiası altındaki hâkimler ve savcılar bir cevap verin, kocaman bir susssss…

Hadi Fenerbahçeliler, Fenerbahçe akreditasyonu ile gazetecilik yapan Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar ve Trabzonsporlular gözünüz aydın… Maksat hasıl oluyor…

TFF ye savaş açan sürekli tehdit eden Fenerbahçe yöneticileri Ali Koç ve Nihat Özdemir’e hala daha katlanan futboldaki karar mercilerini hayretle izliyorum ve ibretle de kayıt altına alıyorum, başkalarına yok TFF nin toplum önünde değerini ve saygınlığı düşürdün diye koca koca cezalar ver, bu konuda sus, deve dişi gibi kocaman adamlar hiç yakışıyor mu size Allah aşkına…

Aklı, ettiği laflardan çok kısa olduğu anlaşılan Ömer Çavuşoğlu gibileri yukarıda zikrettiğim kişiler tarafından doldurulmaktadır, bakalım dolan bu zat ve benzerleri nelere sebep olacak hep beraber göreceğiz, umarım ki futbolda kaos yaşayan Fenerbahçe’nin bu kaosu tüm futbolumuza sirayet etmez.

Yok Fenerbahçeliler protesto yaparlarmış, yürüyüş yaparlarmış, yapsınlar, zaten Fenerbahçelilerin en iyi yaptığı iş protestodur, onlar Tanju Çolak otomobil kaçakçılığından yargılanırken de yargıyı protesto etmişlerdi. Taraftar sayısının çokluğuna da güvenerek kendilerine uygun bir adalet oluşturmağa kalkışmaktadırlar, bunlara kananlar çoğunluk yapınca hırsızlıkta normaldir diye düşünmektedirler herhalde, işte tehlike çanları bu noktadan itibaren çalmaktadır.

Avukat beyefendi ve onun nezdinde tüm hukuksuzluğu savunan mezkûr zevata söylemek isterim ki, aklınızı başınıza devşirin lütfen, insanlar bu tarafgirlik kisvesi altında söylediğiniz lafları doğru zannedebilir, kabul edebilirler ve olmayacak şeyler yapmaya kalkışabilirler, lütfen, yeter artık milleti kandırdığınız.

Başta Fenerbahçe yönetimi olmak üzere, Avukat beyefendi gibilerin Galatasaraylı olduğu iddiasıyla İlhan Helvacı ve TFF Asbaşkanı Lütfü Arıboğan’ı hedef göstermelerinin akabinde istermisiniz, Galatasaray şikeden cezalandırılsın. Yahu bu kabil adamların tek derdi var Galatasaray, hay başınıza Galatasaray kadar taş düşsün, iyi mi?


Pazar, Kasım 27, 2011

A nın KÜÇÜĞÜ ve BÜYÜĞÜ

Futbolumuzun içine girdiği şike krizinin en önemli faktörlerinden hakemler hala konunun dışında kalmakta ve oynanan oyuna direk etkileri çok açık olmasına rağmen ısrarla ve özenle korunmaya devam edilmektedir malum çevreler tarafından.

Özetle şike devam ediyor deyip ama detaya girmeyeceğim. Gerekirse ileride gerektiği ölçüde detay yazmaya hazır olduğumu da beyan etmeliyim.

Gelelim bugün Galatasaray ile Sivasspor arasında oynanan maçtaki Hakem kardeşimizin yarattığı hatta uydurduğu garabet durumun ve bunun “Maraton” programında Şansal Büyüka ve Mustafa Denizli tarafından değerlendirmesinin değerlendirilmesine. Uzun süredir iddia ettiğim ve artık ciddi ciddi taraftar bulan “Fenerbahçe’den akredide olmayan ve Galatasaray’ın dövdürülmesine alkış tutma garantisi vermeyen yorumcuların TV lerde boy gösteremeyeceği” görüşümün bir kez daha doğrulanması yine bizleri yaktı geçti.

Hakemler yine eski hakemler, MHK Başkanının değişmesinin de şikâyet edenlerin gazının alınmasından başka bir şey olmadığı bal gibi sırıttı bugün bir kez daha, maçın daha 1. dakikasından itibaren oyunla pek alakası olmayan, sadece sertlikle rakibini yıldırmaya yönelik tipik çağdışı Rıza Çalımbay futbol taktiği ile sahaya çıkmış Sivasspor, ilaveten de kaleci Borjan ve Kıvanç vasıtasıyla oyunu germek, rakibi sinirlendirmek rolü almışlar ve gereğini yapıyorlar eee hadi kabul etmemekle birlikte anlıyoruz bu çocuklarının durumunu ama rolü gereği adalet dağıtmak zorunda olan Hakeme ne demeli, çıt yok yalancıktan Kıvanç’a bir sarı kart ile durumu idare ederim zannetti.

Maçın 58. dakikası Baros ceza sahası içinde kaleci Borjan’a atıyor çalımı geçiyor ve kalecinin asla zamanla hatası ve pozisyon hatası diyemeyeceğimiz bir hareketiyle pat yerde, hakem zorla ve lütfen penaltı noktasını gösteriyor, ama kasıtlı faul ve düşürme ve gole giden adamı düşürmek gibi şartları göz ardı ederek anı kurtarıyor, tabii bu arada Lig TV yorumcusu Fenerbahçe kongre üyesi çocuğumuzu da unutmayalım hemen yapıştırıyor yorumu ve aydınlanıyoruz; “lehine en çok penaltı çalınan takım Galatasaray yine penaltı kazandı alyhine en çok penaltı çalınan Sivasspor yine penaltıdan gol yedi”, sonuç  rakip 1 kişi eksik oynamalı ama ne yorumcu çocuğumuzun ne de hakem kardeşimizin umrunda mı?

Peki; maç böyle bitse belki benim gibi birkaç kişi pozisyon üstüne gak guk edeceğiz o kadar, ama ne gezer. Oyunu ve son 10 yıldır sürekli dövdürülen Galatasaray’ın gerilmesine devam, dakika 81. bu ana kadar son derece müsamaha görmüş kaleci Borjan, gördüğü müsamahanın da cesaretiyle bu sefer ceza sahası içerisinde Galatasaraylı Engin Baytar’ı yere yıkıyor, karar kaleci Borjan’a 2. sarı kartı gösterip oyundan atmak ve Galatasaray lehine penaltı vermek yerine, oyunu devam ettirip o ana kadar doldurulmuş ve bu durumlarda tavrı bilinen Engin’in kaleciye vurması bekleniyor ve bilet kesiliyor. Penaltı kazanamadığımıza mı yanarsınız bir kişi eksik kaldığınıza mı artık sizin sorununuz. Peki; Maraton programının Büyük ve küçük A ları ne diyor bu pozisyon için “normal”, ama aynı tahrikler altında her türlü kepazeliği yapan Fenerbahçeli futbolcular söz konusu olunca aynı kıymeti kendinden menkul yorumcular ne diyorlar “yahu bu çocuklar gençtir bu kadar tahrik olursa herkesin yaptığını yaptılar maruz görmeliyiz”. Bu kadarına da pes vallahi bir de kalkıp üzerine pişkin pişkin demiyorlar mı “bu bizim görüşümüz, tüm futbolseverlerin farklı bir görüşü olabilir”, doğrudur da her futbol severin kafasına her eseni söyleyebildiği ve karşılığında çuvallar dolusu paralar aldığı TV leri yok ki. Kendinize biraz dikkat edin artık yoksa ciddi protestolarla karşılaşabilirsiniz, aaa programdan sonra oturun aranızda ne konuşursanız konuşun kimseyi ilgilendirmez o yaptığınız bir anlamda kamu görevi sakın unutmayın.

Şimdi benim Mustafa Denizli kadar futbol bilemeyeceğim açık tabii ki, kimse böyle bir değerlendirme yapmasın sakın ben onların futbol bilgisini tartışmıyorum ama futbol ahlaklarını tartışıyorum. Beyefendinin dalga geçer üslupla konuşuyor olması bazılarını hafife alıyor olması kendi problemidir tabii ki, kendine yakıştırdığı süre ve ölçüde devam edebilir.

Gelelim hakemlere şike devam ediyor görüşümüzün oluşmaması ya da var olanın pekişmemesi için de biraz siz dikkat edin… Bu maçın ardından hakem efendilerin; maçın başlama vuruşu düdüğü çalmaları dışında tek doğru kararı ise Elmander’in kırmızı kartla sahadan atılmasıdır ve ayrıca Galatasaray Kulübünü ben yönetiyor olsam bu oyuncuya ciddi ceza veririm, çünkü bir meslektaşına kasti olarak bu hareketi yapmanın hoş görülür tarafı olmamalıdır.  

Pazar, Kasım 13, 2011

MİLLİ MAÇTA HÜSRAN YARATAN ŞEYTAN
Yediği tamamında konsantrasyon eksikliğinden 3 golün ardından, bir şut pas karışımı pozisyonda topu kontrol eden Volkan'ı, kale arkasında çoğunlukla Galatasaraylı olduğu düşünülen bir grup taraftar alaycı biçimde alkışladı. Bunun üzerine milli kaleci Volkan, seyircilere adeta onları kışkırtırcasına dönerek, taraftarları kendisi de alkışla protesto etti. Volkan'ın bu hareketi üzerine taraftarlar, maçı kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüyle de büyük tepki gösterip, kendisine her top gelişinde ıslıkladı. Vay sen misin Volkan efendiyi protesto eden, kerameti kendinden menkul Şeytan (iblis) ve Fenerbahçe goygoyu Rıdvan efendi verdi veriştirdi, seyirci alkışlayınca ayıp, Volkan efendi alkışlayınca normaldir görüşünü kafamıza çakarak, hem de ne verip veriştirmek, adeta yumdu gözünü açtı ağzını; “Maç Anadolu'da oynansaydı Anadolu halkı bu takım yenilsede bunları bağrına basardı” ve “zaten bu Galatasaraylılar hep böyledir” gibi abuk subuk laflar etti. Hele birde bu stadı yaptıran insan bile yuhalandı” demez mi ki; konuyla ne alakası var da sen bu lafları ediyorsun, adam şeytanlığının (iblisliğin) yanında bir de yalaka ünvanı alacak ve yakında Hakan Şükür gibi milletvekili hayali var ya durmak yok yola devam…

Adam şeytan ya (iblis) ahlaksızca davransa bile kendi konusuyla sınırlı kalsa iyi, koptu bir defa “Türkiye ekonomik istikrar anlamında hızla yükselmiştir ama futbol olarak son yıllarda hızlı bir düşüş içine girmiştir” demez mi, zannedersiniz adam çok fazla da bilmediği ama futbol dışı marifetleriyle bir köşe başı tuttuğu futbolun üstüne gitmiş ekonomi “master”ı yapmış, yahu sus be adam. Zaten herkesin canı burnunda, kaybetmiş olmanın sıkıntısı tüm yüzlere ve konuşmalara yansımış iken son bombayı da patlatmaz mı; “ilerleyen yıllarda Milli Takımda oynayacak oyuncu bulunamaz”, hadi bakalım ne diyeceksiniz kabilinden…

Şimdi bu Şeytan’a ne demeli ki, bu terbiyesizliğini suratına neresinden başlayarak vurmalıyız; tabii ki alay etme yetkisi ve ruhsatını yapılan ihale neticesinde ömür boyu uhdesinde tutma hakkını kazanan Şeytan (iblis) Rıdvan efendiye göre; seyircinin oyuna konsantre olmayan (olamayan demiyorum) ama seyirciyi provoke etmede son derece konsantre olan Volkan ile alay edemez.

Yahu siz bu fakir ülkenin kaynaklarını; transfer, prim, kamp harcamaları ve tedavi harcamaları adı altında yıllarca, bedellerini ödeyenlerle dalga geçerek kullandınız, şimdi de eski durumunuzu yeni para kazanma durumuna tahvil etmişken ve sizleri bir şey zannedip dinleyen hatırı sayılır bir de kitle bulmuşken, adam gibi kimseyi tahrik etmeden yap işini değil mi? Hayır ne gezer… Şeytan efendi; takım kaptanı diye bir yüz karası çıkıyor; bir korner atışında ön direği savunurken seyirciye dönüyor tüm ekran başındakilerin de duyacağı şekilde “orospu evlatları” demesine ses çıkarmayacaksın, sonra zart zurt… Bir defa bu ahlaksızlık karşılığında, ses çıkarmadığın için seni protesto ediyorum, o küfürün sahibine de tüm seyirciler adına küfürün aynısını iade ediyorum…

Anlaşılır gibi değil canım yurdumda bir milletvekilinin maaşı hatta Cumhurbaşkanının maaşını tartışanlar bu zevatın maaşlarını tartışmazlar, oysa ülkede bir Cumhurbaşkanı var bu iblis benzeri binlerce var, ama ne gam…

Şeytan efendi bu ülkede senden daha iyi ne futbolcular var bilsen; sen de bal gibi biliyorsun ne kadar çok şans beklemiştir bu çocuklar ama o şans gelmemiştir. Senin gibiler oldukça da onlar ve benzerleri beklemeye devam edecektir.

Şeytan efendi, sen bir defa ahlaktan en son söz etmesi gereken adamsın, Futbolculuğunun en önemli döneminde, Fenerbahçe’ye gitmeyi kafana koymuş olmana rağmen Galatasaray’dan (Ergun Gürsoy) aldığın 500 milyonluk çekin üstüne yattın, sonra da para almana rağmen Fenerbahçe’ye gittin. Tabii ki en doğal hakkındır Fenerbahçe’ye gitmek, ama ayak oyunları yapıp rakipten çek alarak değil, gidersin adam gibi o takıma imza atarsın, olur biter, kim ne diyebilir… Ama ahlak seviyesini göstermesi açısından önemli olduğunu düşündüğüm bu davranış sana pek te güzel yakışmıştı. Ama anlaşılan bunları unuttuğumuzu düşünüyorsun, unutulmadı şeytan efendi unutulmadı.

Futbolculuğunda oynadığın futbol değil ama oynamadığın futbolun fazlaca ön planda olduğunu hepimiz dün gibi hatırlamaktayız, asla unutmadık seni parlatmaya çalışanların “yıldızları koruma kanunu” çıkarılsın diyerek adeta zatı alilerinize sahada dokunmanın bile yasaklanmasını planlamışlardı sinsice, ama olmayınca da bu sefer size dokunan futbolcuların hedef haline gelmesi için her şeyin yapıldığın da biliyoruz. Örnek mi; Trabzonspor futbolcusu Yesiç’in bir pozisyonda dokunmamasına rağmen sakatlanmış olmanı, Fenerbahçe’den akredite olmuş gazetecilerden kimse futbol kişiliğine ve dayanıklılığına bağlamamış ama mezkûr futbolcunun ülkeden kovalanmasına neden olmuşlardı.

Senin adının şeytana çıkmasını belki bir kısım futbolsever hatırlamayabilir ama biz dün gibi hatırlıyoruz, hani bir faul pozisyonunda topu hemen kullanarak bir gol attırmıştın ya, hani meslektaşlarını faka bastırarak gol attırmıştın ya. Peki, merak ettin mi; sana şeytan derken ilaveten sana nasıl sıfatları da yükledi bu dost bildiklerin…

Vallahi bak ben demiyorum TDK sözlüğü bu kelime için ne diyor; bakalım;
şeytan    a. 1. din b. Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis. 2. mec. Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse. 3. sf. mec. Çok kurnaz, uyanık (kimse).
Halk efsanelerinde ve sonraki büyük dinlerde kötülüğün simgesi. Tiyatroda bu rolu oynayanlar, bütün yanlarında korkunç yüzler bulunan deriden özel giysiler giyerlerdi.
Türk kukla tiyatrosunda kötü ruh simgesi olan tip.
Halk efsanelerinde ve Goethe'nin "Faust" adlı yapıtında "meplins topheles". Orta Çağ oyunlarında kötülüğün simgesi. Bu rolü oynayanlar, her yanında çirkin yüzler bulunan deriden giysiler giyerlerdi.

Var mı; iyi bir şey. İşte sen busun.

Sen kimsin de topluma ders verebilecek konumda zannediyorsun kendini dünyanın parasını kazanıyorsun, ruhsat mı aldın bize fırça atmak için, adama terbiyesiz derler adama ahlaksız derler…

Aslında şike soruşturması sırasında ortadan kaybolmanın nedenini açıklasan iyi edersin, yoksa bundan da mı tehdit ettirme eylemlerinden sıyırdığın gibi sıyrıldın.

Çarşamba, Kasım 09, 2011

TOROĞLU BAŞKA ÜLKELERDE OLSAYDI
Almanya Torstein
Arap Ebu el Tor 
Arnavutluk Torolosh
Belçika Torolki
Bosna Hersek Torkach
Brezilya Torinyo
Bulgaristan Torov
Çeçenistan Tormaşal
Çek Cumhuriyeti Torelek
Çin Torai
Dağıstan Toroçvili
Danimarka Torolson
Ermenistan Torolyan
Eskimo Torasshole
Finlandiya Torpink
Fransa Toroj
Gürcüstan Torovili
Hırvatistan Torolevski
Hindistan Torolanje
Hollanda Torkrijk
İran Torşems
İskoçya Torkichus
İspanya Toroles
İsrail Torgud
İsveç Torkechi
İtalya Torelli
İzlanda Torkiluss
Japonya Torohomo
Kamboçya Torokiri
Kazakistan Torkoch
Kore Torsumi
Kürt - Kırmançi Torolmerdo
Kürt - Zaza Toreşk
Latince Torinçiyus
Laz Toruşak
Litvanya Tordelyus
Macaristan Torfolosh
Moğolistan Torpusht
Moldava Torkichyus
Nijerya Toroche
Norveç Torkis
Özbekistan Torbogk
Papau Yeni Gine Torkinos
Polonya Torkodosh
Portekiz Torpero
Romanya Torolesku
Rusya Torolov
Sibirya Torçanka
Slovakya Torlesku
Tayland Torpich
Türkmenistan Torbeg
Ukrayna Tordanos
Yunanistan Torolaki
Zulu Toru
Kızılderi Tortop

Çarşamba, Ağustos 17, 2011

FUTBOLSEVERLER ŞİMDİ DİGİKUTULARINI İADE ETMELİLER

Basının çok değerli ama en taraflı yazarları, nihayet istediğiniz ve hedeflediğiniz uğruna günlerce bıkmadan usanmadan sanki maaşlıcasına yazdığınız, adaletin, namusun, etiğin, ahlakın ve fair play in ayaklar altına alındığı, yazıların etkisinde kalan, kendisi küme düşen TFF uyduruk, yalancıktan, mahsusçuktan oluşturduğu kararı açıklayıverdi, Futbolun ruhuna El Fatiha kabilinden… Bir hilal uğruna ne güneşler batıyor demiş ya şair, durum tam da o.
 
Emniyetin Adalet Bakanlığının protesto etmesi gerek böyle profesörleri; susmak ikrar etmekten gelir lafını unutmadan bunu acilen yapmalı, sizin çalışmalarınızın hiçbir manası yok onlar için, zımmen sizin çalışmalarınıza uyduruk, montaj ya da yalan diyorlar, buna sessiz kalmamalısınız.
 
Şimdi inanalım mı bunun bir Aziz Yıldırım operasyonu olduğuna? Emniyetin teamüller gereği diyerek açıklama yapacağını zannetmiyorum ama Emniyeti düştüğü bu durumdan İçişleri Bakanlığından acilen bir açıklama yapılmalıdır? Savcılığın önemsediği ve gereğini yaparak önemsediğini gösterdiği, polis tarafından toplanan deliler, teknik takibe takılan şike görüşmeleri ve tüm bu olanların lige yansıması, maçı izlerken maçın sonucunu bilip fakat oğluna söyleyememe durumunda olan görevliler hepsi yönlendirme yapmak için yalan mı söylediler? Yalan söyledilerse ya da yönlendirme yaptılarsa hedef Aziz Yıldırım mı idi? Aziz Yıldırım’ın bir ihalede söz verip te gerçekleştirmediği şeylerin varlığı konusunda söylenenler doğrumu ki acaba? Acaba gerçekten cemaat Fenerbahçe kulübünü ele geçirmek mi istemişti? Ele geçirmek istedi ise buna Aziz Yıldırım mı direnmişti?
 
Sorumluluklarımız var derken, bu sorumluluk ne menem bir sorumluluktur Mehmet Ali bey? Fenerbahçe’ye yönelik bir sorumlulukmudur acaba? Biz normal vatandaş gibi karar alamayız derken neyi kastettiniz? Yoksa siz anormal vatandaşmısınız? Yoksa anormal bir şey yaptığınız ama başka çarenin olmadığını mı kastediyorsunuz? Siz kimsiniz Mehmet Ali bey, hani bir açıklayın da bilmeyenler de öğrensin, gerçi biz biliyoruz sizin oraya hangi misyon ile getirildiğinizi; biliyoruz da normal vatandaşlar da öğrensin sizin ağzınızdan, bakalım…
 
TFF Yönetimi siz “Karakuşi kadısının” yeni versiyonusunuz galiba?

TFF Yönetimi siz artık tarihe zımmen şike serbesttir diye karar vermiş bir yönetim olarak geçeceksiniz?

TFF yönetiminden ne beklenmeliydi yani? Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar, Fenerbahçe’nin başkan diye önerdiği ama yönetim kurulu üyesi diye desteklediği Göksel Gümüşdağ, Fenerbahçe tarafından akredite edilmiş suya sabuna dokunmayan Galatasaraylı Cüneyt Tanman vs. vs. Fenerbahçe’nin kahredici çekim gücünden vareste karar vermeleri mümkün mü şüphesiz hayır?
 
Ne diyelim, bol acıbadem’li sağlık satışı yaptığınız günler dileyelim…
 
TFF Yönetimi çok şükür sayenizde öğrendik ki, TOP YUVARLAK DEĞİLMİŞ!!!!!!! Şimdi verdiğiniz bu ucube kararın devamı olması adına, size yakışan; önümüzdeki 5 yıl Fenerbahçe’yi lige her yıl ayrı ayrı olmak üzere 15 puan + (artı) farkla başlatmak, sonraki yani takip eden 5 yılda da her ayrı ayrı olmak üzere direk şampiyon ilan etmek, sonraki 5 yıllık dönemde de her yıl ayrı ayrı olmak üzere 34 maçta 36 galibiyet aldı kabulünü yaparak Fenerbahçe’nin mağduriyetini gidermek ve ilaveten bu dönemi yani 15 yılı kapsamak üzere Fenerbahçe’nin tüm transferlerinin bedelini TFF olarak üstlenmek, Tüm hazırlık kamplarının, tüm seyahatlerinin masraflarını üslenmek ve ve ilaveten de Galatasaray’ın direk 3. lige düşürülmesi, kararını almaktır. Size bir de küçük önerim var “Lig TV” nin kesilen kablolarını da hayrına tazmin ediverin bir zahmet, olur mu Fenerbahçe yönetim kurulu üyesi ve geleceğin büyük Fenerbahçe Başkanı, Mehmet Ali bey, olur mu?
 
Asıl TFF nin yaptığı şikedir, işte bu çok açıktan anlaşılıyor.
 
Artık size kim inanır bilmiyorum ama sizin kime inandığınızı çok iyi biliyorum, siz Uğur Dündar, Ömer Çavuşoğlu, Mehmet Demirkol, Ziya Şengül, Rıdvan Dilmen, Sinan Engin, Ercan Saatçi, Alaattin Metin vb. gibi tek maharetleri Fenerbahçe’yi her şart altında desteklemek olan zevattır sizin inandıklarınız, merak etmeyin nasıl karar alırsanız alın yeter ki Fenerbahçe aleyhine olmasın sizi hep destekleyeceklerdir, hep aklayacaklardır, hep arkalayacaklardır. Ne diyeyim, kılavuzlarınız hayırlı uğurlu olsunnnnnnnnnnnnn. Gerçi bunlar da Yaz Ar mıdır yoksa Yaz Arsız mıdır nedir çok net değil ya?
 
Neymiş etik kurulmuş hadi ordan güldürmeyin beni? Ben kargamıyım ki güleceğim bu numaraya? Ne etik ama? Süperrrrrrrr. Koca profesörler bu aklama, paklama ve durumu kurtarma oyununun bir aleti oldular ya, ne diyelim… Yok 14.000 belge incelemişlerde somut delil bulamamışlar, sevsinler sizi… Desenize delikanlı gibi, Fenerbahçe’yi kurtarma adına ne gerekirse onu yaptık, görevde kaldığımız sürece hiç çekinmeden yapacağız…
 
Heyyyyyyyyyy Etik kurul nerde çalınan sorular konusu, yok mu delil bunla ilgilide? Varda sizmi yok hükmünde görüyorsunuz? Varsa baskı neticesindemi açıklamaktan vazgeçtiniz? Ne oldu, ne oldu…
 
Yok, ligin ekonomik değeri düşermiş, yok ligde kaliteli yabancı kalmazmış, yok Fenerbahçe olmazsa ligin tadı olmazmış, hadi şimdi ligin tadı var olsun, ligin ekonomik değeri bol olsun, Fenerbahçeli liginiz olsun, kaliteli yabancılı liginiz olsun ama sizin olsun bizi ortak etmeyin bu pisliklere bu yalakalıklara, alın biz de iade ediyoruz digikutularımızı siz de görün liginizin ekonomik değerini o zaman sizi yıkayıcı, yalayıcı ve yalaka adamlar… Alın liginizi çalın şikeci başınıza…
 
İlla adalet diyorsanız, illa etik diyorsanız, illa ki adil yarışma diyorsanız, illaki fair play diyorsanız, evet Galatasaraylılar, Evet Trabzonsporlular, evet Gaziantepsporlular, evet Çarşı grubu, evet bu katakullilerin dışında kalan takım taraftarları behemehal digikutularımızı iade edelim… Yok, ben halimden memnunum diyorsanız da size de denilecek bir şey yoktur.
 
Ben bugünden tezi yok “ben sporcunun ahlaklısını severim” sözünün takipçisi olarak hemen digikutuyu iade ediyorum… Alın liginizi çalın şikeci başınıza…





Pazartesi, Ağustos 08, 2011

FENERBAHÇE YÖNETİM KURULU ÜYESİ MEHMET ALİ AYDINLAR

3 Temmuz’dan beri; sonradan yanlışlıkla başlatıldığı izlenimi veren, Fenerbahçe’nin şikede becerisinin çuvala sığmaması neticesinde şikeyle yatıp şikeyle kalkan Türk futbolunun patronu Türkiye Futbol Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Emniyet’in Galatasaray’la ilgili adım atması üzerine konuştu. Çok net ifadeler kullanan Fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi Mehmet Ali Aydınlar’ın beyanı şöyle: “20 yıl öncesine kadar inceleme yetkimiz var. Geriye dönük dosyaların adli boyutu olmaz ama biz kupayı geri alırız.”
Ve devam ediyor TFF nin Fenerbahçe destekli başkanı: “Şu an yurt dışındayım. Olaylarla ilgili bilgim yok.”

Madem bilgin yok, konuşma, ya da konuşuyorsan da bilgi edin değil mi? Yok böyle bir gerek, konuyu sündürülebilecek bir noktada tutmak gerekli ya kafanın ardında ki, devam. Gerçi Allah var bilgili olmasına bilgili de, biliriz kendisini, her şeyi bilir ama işine gelenleri hatırlar…

20 yıl geriye gideriz demesi tesadüfî değil tabii bu muhteremin; bilinçaltında Galatasaray-Ankaragücü maçı var ya bilinçaltı freni tutmuyor bilinçaltı dışa vuruyor işte aniden. Yahu kardeşim Fenerbahçe şikesiyle ilgili sana savcılık belge göstermedi mi, belge vermedi mi? Vermedi diyebilirmisin, diyemezsin, bu belgeler çakmadır, uyduruktur diyebilirmisin, diyemezsin, çünkü söylersen adama o zaman TFF de neden kozmik oda oluşturdun diye sorarlar. Ayrıca; “yok iddianameyi bekleyeceğiz” pişkinliği, kardeşim sen iddianameden ne bekliyorsun şapkadan tavşan mı çıkacak, savcı sana ne belge gösterdiyse onlar iddianamede yer alacak, almayacak mı? Yoksa savcı sana gösterdiği belgeleri, sonradan değiştirir kuşkusu mu?, korkusu mu? Taşıyorsun açıkla. Tabii ki konu Fenerbahçe olunca gak guk kabilinden açıklamalar, yok şunu bekleyeceğiz yok bunu bekleyeceğiz, yok bakacağız yok bakmayacağız, ama konu Galatasaray olunca hem konuyu bilmediğini söyleyeceksin hem de işkembe-i kübradan olduğunu bilahare yaptığı açıklama ile ispatlayan Fenerbahçe eski Yönetim kurulu üyesi Mehmet Ali Aydınlar yemeden içmeden 20 yıl geriye gideriz kupasını alırız demekten de kendini alamıyordu. Sevsinler senin taraf(sız)lığını… Ligi ertele dediler, çıktı gerek yok dedi, sıkışınca erteledik dedi, Süper kupa maçını oynatma dediler, gerek yok dedi, bilahare erteledi, bunlar yarın öbürgün yapılacak manevraların da antremanı mı acaba? Göreceğiz, bakacağız…

Fenerbahçe’nin eski yönetim kurulu üyesi Mehmet Ali Aydınlar; sen git 20 yıl geriye git 30 yıl geriye git bulacağın sadece ve sadece şunlardır;
1. "Türk futbolunda teşvik primi diye bir olgu var. Maalesef Türk Ceza Hukuku'nda ve federasyon yönetmeliklerinde teşvik primi için bir yaptırım yok. Hemen her sezon sonu küme düşme potası ve şampiyonluk yarışında benzer hadiseler yaşanıyor. Burada en önemli nokta şudur: F.Bahce başkanlık sistemiyle yönetilir. Basarı da, başarısızlık da, böyle bir organizasyon konusunda herhangi bir şüphe de yönetim kurulu başkanına sorulmalıdır. Çünkü her yönetici, başkanın talimatıyla hareket etmekle yükümlüdür. Biz de o dönemde, başkanımızın istediği doğrultuda hareket ettik."
Kim ediyor bu kelamları; Hamdi Akın, peki Hamdi Akın kim o dönem Fenerbahçe Yönetim kurulu üyesi, peki neden bunları söylüyor, Ankaragücü’lü futbolcu Cafer açıklayınca şikeyi, Kerameti kendinden menkul Büyük Teknik direktör Ersun Yenal da; "2000-2001 sezonundaki G.Saray- A.Gücü maçı için, Hamdi Akın’ın şöförü "Bunu size F.Bahçeli yönetici Hamdi Akın yolladı" diyerek bir çanta bıraktı. Biz maçı 2-1 kazandığımız için F.Bahçe şampiyonluk yolunda büyük avantaj sağlamıştı. Çantayı açtık, içinden tam 300 bin dolar teşvik primi çıktı. Bu parayı oyunculara ve kulüp çalışanlarına eşit bir biçimde dağıttım." (tafsilatlı verdim bu maddeyi, hani birlikte yönetimde bulundunuz ya, hatırlama kolaylığı olsun diye)
2. Fenerbahçe – Rizespor maçının tekrarı neticesinde şampiyonluk görürsünüz, Hakem Çocuğu Hakem Oğuz Sarvan’ın ekibinden Ali Aydın sayesinde; (detaylar için bakınız basın)
3. İstanbulspor şikesini görürsünüz hem de TMSF denetçileri raporu ile; (detaylar için bakınız basın)
4. Samsunspor şikesini görürsünüz hem de F.Bahçe yöneticisinin ağzından; (detaylar için bakınız basın)

Fenerbahçe Spor Kulübünde 4 kez yönetim kurulu üyeliği, 1907 Fenerbahçe Derneği, 1907 Fenerbahçe Vakfı’nda yönetim kurulu üyelikleri yapacaksınız, sonra da bunları söylemiş olacaksınız benim için sürpriz yok çok doğaldır bunlar, aksi olsaydı şaşardım doğrusu. Siz size yakışanı yapıyorsunuz. Durumunuzu anlayışla karşılıyoruz.

Fenerbahçe şikede kayıtlı, belgeli yakalandı ya; Hükümetimizin her konuda yaptığı üzere düşünmeden, tasarlamadan, planlamadan davranma modeli burada da devreye girdi, konu kamuoyuna maloldu, şimdi çevir kazı yanmasın operasyonu nasıl yapılacak düşünüp duruyorlar hem de kara kara, işte yine klasik model devreye giriyor, necip Türk milletinin hafıza kısalığına güvenip, konuyu genişletip, sulandırıp unutturacaklar. Malum zevat hemen devreye giriyor, yok 49 yılı araştırın, yok son 20 yıla bakın, yok şike yapmayan takım yok zaten vs. vs. konuyu sündürme çalışmaları yapılıyor ve yapılacak ta, bunu kabul etmesekte anlayabiliyoruz bu yapanları tanıdığımız için. Asıl prim yapacak savunma ise bu operasyon cemaat operasyonudur, ancak komedi hatta rezalet denilecek bir durum, bu zevat; bu istihbarat ve teknik takip çalışmalarını yapanları cemaatçi diye suçluyor ya, kardeşim kimse çıkıp bu teknik takip sonucu elde edilen ses kayıtları yalandır, uydurmadır, düzmecedir, montajdır, çakmadır ve maksatlıdır demiyor, bunların doğruluğunun önemi yok zaten bunlara göre, teknik takibi yapanları kötüle tespitler de kötü olsun. Bazı aklı evveller de çıkıp konunun bir ihale anlaşmazlığı olduğunu söylüyorlar, biz biraz biliriz bu işleri, ilaveten bu işleri en iyi de müteahhitler bilir, tıpkı Fenerbahçe yönetim kurulunun ağırlıklı üyeleri gibi, birileri sizin o ihaleyi almanızı istemiyorsa eğer ve yetki ve karar sahibiyseler zaten siz kuş tutsanız bu iş olmaz, yeterlilik alamazsınız, belgeniz eksik çıkar, teklifiniz eşik altıdır-üstüdür, vs vs derler, iş istediklerine gider, anlaşıldı mı konuyu karıştırmaya, bulandırmaya, sulandırmaya ve sündürmeye çalışan kardeşlerimiz. Susun komik oluyorsunuz. Tek gerçek var, eskiden de sık sık yaptığınız faaliyetleri kendinizi çok güçlü hissettiğiniz bu noktada da, gücün sarhoşluğu ve aymazlığı içinde gözünüzü budaktan esirgemeden yaptığınız, Fenerbahçe taraftarının kızması gereken yön neden yakalandınız olmalı bence, olsa olsa; yansıttıkları ruh hali bunu ele veriyor.

Al sana savunma… Al sana aklanma…

Bir başkası da çıkıyor diyor ki, nice hâkimler savcılar önemli bürokratlar kulüplerden bedava bilet alıyor, bunları açıklarız diyor, yargıyı baskı altına alma kurnazlığı, ama daha da tuhafı hiçbir hâkim ya da savcı çıkıp ta “has sit there” demiyor bu ve benzeri densizlere… Daha da vahimi bunlar kulüplerin Beden Terbiyesi Bölge Müdürlükleri ile yaptıkları saha protokolleri neticesinde protokole verilmesi gereken biletlerdir demiyor, bu yetkili zevattan, bekliyorlar konu sünsün, sulansın…

Kimse demiyor “şu çalınan sorular kimlere verildi”, soru çalınması ve servisi şimdiden unutturuldu zaten… Diğer tarafta da zafer yakındır…

Diğer taraftan bazı kuş beyinliler de; “Türk Futbolunun ekonomik değeri bitecek” gibi gözünü, Özal’dan sonra para bürümüş vatandaşlarımızın cüzdanlarına hitaben propaganda yapmaktalar ki, zaten bu zevata göre hukuk adalet ne ki, sadece kendileri ihtiyaç duyduğunda hatırlanan kavramlardır. Kendileri söz konusu olmadıkları sürece bu kavramlar ayaklar altına alınabilirler kavramlardır, yeter ki karşılığı para olsun bu işin, namus, ahlak ve etik önemli değil… Canım yurdumun bu hale gelmesinin önemli müsebbiplerinden olan bu zevata göre; “fakir ama onurlu” olmaktansa “zengin ama onursuz ve ahlaksız” olmak evladır, sanki…

Ne yapalım ne diyelim işte; Fenerbahçe de ülkemizin önemli bir gerçeğidir, beğenmesekte katlanacağız; futbolcuları kaçak otomobil yurda sokar, yakalanır gösteri yürüyüşleri yaparlar, şikede yakalanırlar gösteri yürüyüşleri yaparlar, şimdi de onlara önerim “şike serbest olsun” ya da “şike bize serbest olsun” yürüyüşleri yapmalarıdır.

Mevzuubahis Fenerbahçe ise gerisi teferruattır. Durmak yok yola devam.

Cuma, Temmuz 22, 2011


AYKUT KOCAMAN: “ FENERBAHÇE’Yİ BIRAKIN TRABZON’A BAKIN”

Fenerbahçe’nin 2010-2011 sezonundaki teknik direktörü Aykut Kocaman ilk yarı sonunda işler iyi gitmeyince buyurdu: “Herkes Fenerbahçe’yi konuşuyor, siz bırakın Fenerbahçe’yi asıl Trabzon’a bakın” dedi ya şimdi anlaşılıyor ki bize bakmayın biz serbest vaziyette çalışalım, siz Trabzon’a yoğunlaşın, siz Trabzon’u mercek altına alın ve inceleyin, Siz Trabzon ile meşgul olun da biz işimize bakalım denmek istenmiş sanki…

Evet, Aykut Kocaman Bey, aynen sizin dediğiniz gibi yaptık ve medyanın önemlileri de aynısını yaptılar size değil de Trabzon’a baktılar, ama sonuç ortada işte… Evet, ne kastettiğinizi şimdi anlıyor gibiyiz,… Peki, neden “futbol sahada oynanmalıdır” iddiasını dillendireceksiniz sonra gözlerin başka tarafa çevrildiği anda “sürmenin gözden çekip alınmasına” alkış tutacaksınız. Hani siz futbolculuğunuz döneminde Trabzon da kazandığınız ve şampiyon olduğunuz maçtan sonra “tribünlere oynayarak” çokta anlamlı laflar ettiğiniz görünümü yaratma niyetiniz kimilerimiz için çok sırıtmasına rağmen toplumun önemli bir kesimince alkışlanmış idi, sanki siz emeğe çok saygılısınız ama ne yapılabilir ki ancak bir takım şampiyon olacak görüşünüzün altı çizilmişti. Peki, kazanmış olmanın yarattığı kibirin örtülmüş-gizli saygısızlığımıdır ki, o dönemde kazanırken alçakgönüllü şimdi de kaybederken saldırgan olunması, ne dersiniz.

Evet, Aykut Kocaman Bey, söylenenler doğruysa ki istemezdim ama doğru gibi görünüyor ne yazık ki, diğer rakiplerinizin emeğini görmezden gelerek, teğet geçerek yaptığınız konuşmanızda muhtemel emek hırsızlığının yaratmış olması gereken sıkıntının emaresi okunmuyordu yüzünüzden tam tersine kibirinizin teslim aldığı ruh halinizle anlamsız bir dolu laf ettiniz ve dışınızdaki herkesi hedef tahtasına oturttunuz, siz temiz ama herkes kirli havası yarattınız, pes artık… Yok rakiplerinizi ezmişsiniz, yok maçlarda şike görüntüsü olup olmadığını TFF Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Tanman maçlarınızı izlesinmiş de şike olmadığını görsünmüş yok siz ona güveniyormuşsunuz, laf laf… Aykut Kocaman Bey, diğer takımlar size teslim olmuşlar, yapıldığı iddia edilen girişimler neticesinde karşı takım “laf ola kabilinden” oynamış, gol atmış ama siz bize başka hikâyeler anlatıyorsunuz. Peki şimdi TFF nin küme düşürme cezasına karşı olmak adına hemen alel acele basın toplantısı yapıp sümme haşa, zinhar kabilinden biz bileğimizin hakkıyla şampiyon olduk deyip hala başkalarını hedefe koymak yerine susup bekleseydiniz de bakalım yargıdan nasıl bir şey çıkacak deseydiniz olmaz mı idi? Peki, Aykut Kocaman Bey insanların sokağa dökülmesine neden olabilecek konuşmalar yaparken, hiç düşünmediniz mi bu insanlar toplu hareket ederken farklı bir psikoloji ile güvenlik güçleri ile dövüşecekler, dayak yiyecekler, kendilerine gaz sıkılacak… Ama ne gam kimsenin bunlar umurunda değil, maksat sadece kendilerinin haklı görülmesi… Aykut Kocaman Bey siz dua edin de İstanbulspor Teknik Direktörlüğü yaptığınız dönemdeki Fenerbahçe’ye karşı nasıl mücadele ettiğiniz ve bunların taa Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarına yansımaları tekrar ortaya atılıp, kariyerinize bir çizik daha yeniden atılmaz.

Gerçi Fenerbahçe Cumhuriyetinde bu işler böyle yürür işte, hatırlanacaktır, bir tarihte Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye geçen ünlü bir futbolcuları otomobil kaçaklığından gözaltına alınınca hemen sokaklara dökülüp, “ ….u’ya özgürlük” diye pankartlar açarak yürümüşler ve gözaltı işini protesto etmişlerdir. Ne yapacaksınız gelenek devam ediyor.

Şimdi biraz da; “şimdi birlik olma dönemi” çağrılarını sürekli seslendiren zevata değinelim, Allahaşkına nasıl bir birlikten bahsediyorsunuz, bu birlik kime karşı olacak, bu birlik ne için mücadele edecek bunları da açıklamaları gerekmektedir. Acaba şöyle mi deniyor, birlik olalım bu işi kapatalım, ama bundan sonra da bir sakat durum olmasın, yoksa birlik olalım da masa başı maç oyunları devam mı etsin, ne diyorsunuz, bırakın karnınızdan konuşmayı. Birde “kardeşim ligin son 40 yılına bakılsın” diye direten bir zevat var, bunlar da bu işin sulandırılıp şimdiki suçüstünün kapatılmasını gizliden gizliye hedeflemektedirler, ne demek kardeşim son 40 yıl, işte şimdi yakalananlar var diye diretenlere kızmaktadırlar. Bunun Polisin radarına hızlı giderken yakalanan sürücünün “ya kardeşim herkes burada bu limitleri aşıyor siz sadece bana ceza kesiyorsunuz olmaz herkese kesin” demesi gibi bir şey, sen yakalanmışsın işte, sus biraz da ortalık durulsun ilgililer de görevlerini yapsınlar, hayır, hukuk diye belletilen sesi çok çıkanın kazandığı düzen anlaşılınca işte böyle olur bu düzen. Bir de cemaat lafını bu salataya doğradılar ki konu tam sulansın diye, çok da anlaşılır görünmüyor, sanki cemaatlere karşı imiş gibi gösteriliyor bu şike iddiası ile suçlananlar, yahu kardeşim onlar cemaatle iç içeler, peki kim diyebilir Bülent Uyguın’un cemaatten biri olmadığını, bırakın Allahaşkına bu beyhude çabaları. Bunlar mı cemaate karşılar, güldürmeyin kargaları…

Bu eksik midir derseniz bence evet, eğer Futbol dünyası arınacaksa hem de çok eksik, nerede tetikçi hakemler, nerede futbol dünyasının iddiacı mafya üyeleri, nerede şikeci eski MHK başkanı ve üyeleri, nerede daha önceleri şikeye adı karışmış TFF başkanı ve yöneticileri vs. vs.

Şimdi bakıyorum da TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar sanki oraya bu soruşturmalar olacak ve bu biliniyormuş da salt bu neden ve misyonla bu göreve getirilmiş görüntüsü veriyor, yok savcılık kanıt göstermemişte yok iddianameyi bekleyeceğiz de, bu lafların neresinden başlayıp neresine ne demek gerek tam dumur hali vallahi… Yahu kardeşim bu savcılık bu soruşturmanın her satırını yandaş basına sızdırıyor da sana göstermiyorsa bu daha vahim ve behemehâl istifa gerektirir, yahu sen nufüs müdürlüğünden oraya giden bir nufüs memuru musun ki, sana kanıtları göstermiyorlar, geçin bunları bir kalem. Aaa bak biz bu kanıtlara inanmıyoruz bunlar uyduruk diyorsanız bunu anlarım ama bilahare de kalkıp iddianameyi bekleyip ona göre karar vereceğiz derseniz Allah muhafaza daha komik duruma düşersiniz ki durumunuz tam da bu durumdur. Ya da çıkın açıklayın da biz bunları halı altına süpürme görevi ve misyonu ile geldik deyin de olsun, bu dayanılmaz ve yutulmaz çelişkileri görmediğinizi görmediğimizi mi zannediyorsunuz.

Kardeşim şike girişimi bile küme düşmeyi gerektirir kuralını ben mi koydum? Böyle bir kural yok mu yoksa? Bırakın bu ekonomik değer yitimi gazlarını, ayıp oluyor? Kanunlarda (hukuk demiyorum) böyle mi öngörülüyor şike, bu takım düşürülürse ekonomik değer kaybı çok olacak deyip vazgeç, bu takım düşürülürse ekonomik değer kaybı çok olmaz düşürebiliriz de, öyle mi? Siz alemi aptal mı sanıyorsunuz? Bu ülkede aptal olmayan bir kesim de var, sakın unutmayın bunu…

Bırakın bu 25 milyon seyircisi var bu takımın, düşürülemez muhabbetini de acilen, yoksa çok taraftarı olan daha mı eşit kanunlara göre, nedir bu durum, ne yapmak istiyorsunuz? Bırakın bu karından konuşma durumlarını… Neresinden bakarsanız bakın bu bir tuz kokmuştur vaziyetidir ve bu duruma getirenlere yuh olsun demek gerekmektedir, hem de kim olursa olsun…

Bu vesileyle taraftar guruplarından taraftarı olduğum ÇARŞI GRUBUNA herkesin tek tek bir teşekkür etmesi gerektiğini düşünüyorum, bu şike ahlaksızlığına karşı onurlu çıkışları için… ÇARŞI ŞİKEYE KARŞI, BEN DE…

Pazar, Ocak 30, 2011

GALATASARAY SEYİRCİSİ YERİNE CEZA TAKIMA

Geçen hafta içerisinde Ali Sami Yen spor kompleksinde gerçekleşen malum ıslıklama olayının bir cezasının mutlaka olacağını öngörmüş idik hatırlanacağı üzere. Ama yaklaşan seçimlerde aleyhte etki yapmasının önüne geçilmesi için cezanın başka türlü olacağını bekliyor hatta ultraaslan’a Başvekil lehine tezahürat yaptırılacağını düşünüyordum bu da gerçekleşmeyince beklemeye başlamıştım ne olur diye. Sağ olsun hoca efendinin müritleri Bursaspor maçında bu merakımı giderdiler ancak umalım ki cezalandırma bitmiş olsun. Ama bu müritleri tanıyorsam eğer cezanın müebbet olduğunu düşünüyorum, dün bu konuda doğru tutum alamayan Galatasaray’ın pasif ve biatı seçmiş yönetimine de ithaf olunur son gelişmeler. İtirazınız olmaz ise sonuç kesinleşecektir, uyarıyorum herkesi…

Maç için söylenecek ne kaldı ki geriye, ofsayttan gol yetmedi elle düzeltme, Kazım pas yapıyor Stepanov el ile kesiyor top geçse %100 gol pozisyonu hakem seyirci tabii ağabeyleri öyle demiş ya bu düdükşöre. Stepanov Emre Çolak’a bir faul yapıyor dünyanın her yerinde kırmızı karttır cezası, çünkü bu kasti harekettir ve sakatlanmaya yöneliktir ama hakem seyrediyor kırmızı olmasa bile biraz önceki pozisyonda sarı kart verseydi bu oyuncuya, bunu konuşmuyor olacaktık, geçmiş olun… 2. gol öncesi faul de uydurmadır vs. vs.Şimdi denilecek ki Galatasaray ve seyircisi bu olaylara da seyirci kalmıyor mu? Evet, kalıyor hatta bile bile lades kabilinden…Ayrıca çok merak ediyorum, Galatasaray seyircisine kim izin verdi bu havai fişekleri stada sokmaları için, en önemli sorulardan biri de budur…

Fettullah Gülen’in ve cemaatinin Futbol üzerindeki teslim alma süreci Hasan Doğan’ın TFF başkanı olması ile devam etmiş ve maalesef ölümü üzerine de yerine yardımcısı mı yardakçısı mı, ne olduğu belli olmayan Mahmut Özgener gelmiş; ki kendisi Bursaspor –Altay şikesindeki rolü ile tarihe mal olmuş bir şahsiyettir, nihayetinde muktedir olmuş, tribün terörü konusu başta olmak üzere bir sürü abuk subuk görüşleri olan, elini koluna tutan varmışçasına hala yasa beklediğini her fırsatta açıklayan ama mevcut yetkilerini kullanmaktan ısrarla kaçınan ve nihayet Altay kulübünün bir taraftar grubuna “alkollü seyirci stada alınmasın” kampanyası başlatıp sonra da bu fikre sarılan ve iktidar sahiplerine ne kadar biat ettiğini göstermekten de büyük haz duymaktadır. İddia ediyorum bu federasyon ile Türkiye Futbolu dibe vuracaktır…

Diğer taraftan hakem çocuğu hakem icraatlarına devam ediyor. Galatasaray’ın ipini çekmek için elinden geleni yapıyor ama elden de bu kadarı geliyor işte. Bunun babası da hakem olarak benzer operasyonlarda muktedirlerin saha içindeki düdükşörlüğünü yapmış olup, kendisi ise basına el altından Galatasaraylıyım deyip gerçek anlamda Fenerbahçeliliğini asla gizleyememiş bir eski düdükşördür. Kendisine bağlı ve muktedir efendilerine biat etmiş hakemler eliyle lige direk müdahale eden bu eski düdükşörün icraatlarına maalesef kimse dur da diyemiyor. Zaten başka kanallar ile durumu iyice zora sokulmuş bazı kulüpler ise oynanan bu oyuna ses çıkaramıyorlar. Bugün Bursaspor karşısında Galatasaray’ın çökertilmesine yani Türkçe meali ile ıslıklamalardan ötürü cezalandırılması kararı alınan Galatasaray’ın seyircisine yaklaşan seçimlerin yüzü suyu hürmetine ceza vermek yerine ceza kesmek üzere atanan düdükşör Bülent Yıldırım vasıtası ile cezalandırılmıştır. Kırmızı kartlar es geçildi, ofsaytten gol verildi, el ile düzeltilerek gol atılmasına göz yumuldu, sallanan tekmelere göz yumuldu…

Fettullah Gülen’in ve cemaatinin Futbol üzerindeki teslim alma süreci kulüpler üzerinde başta Bursaspor olmak üzere, Ertuğrul Sağlam’ın parlayan yıldızını kalıcı hale dönüştürüp oradan da prim toplama operasyonu meyvelerini vermiş olup, bu sene cemaatin başka ufuklara yelken açması planları avuçlar ovuşturularak yapılmaktadır. Buna gülüp geçenler olabilir ama wikileaks belgeleri örtülü ödeneğin nasıl şampiyon yaratılır konusundaki doktora tezidir. Hani birileri de çıkıp biz devletimizi yabancı ülkelerin belgelerinden mi öğreneceğiz diye bütün bunları elinin tersi ile bir kenara itiyorsa da tarih nezdinde hiçbir önemi harbiyesi yoktur bu itirazların… Bu belgeleri zaten bizde tevsik belgesi olarak görmekteyiz, yeni duyduğumuz şeyler değildir. Başta Ali Tandoğan olmak üzere cemaatin müritlerini bir araya toplayan Ertuğrul Sağlam’a bu konuda başarılar!!!!!!

Gelelim üzerinden operasyon gerçekleştirilen, yönetimi biat etmiş olan Galatasaray kulübünün durumuna… Son 2 yıldır sadece adıyla top oynamaya çalışan Ayhan’ın bu takımda ne işi var Allah aşkına. Neden kaleci aldınız, daha önceki yönetim mevcut kalecileri pespaye duruma düşürdü diye değil mi? Dolayısıyla mevcut kalecilerinize güveniniz kalmadı onlarında kendilerine güveni kalmadı zaten, bu yüzden değimli yeni kaleci aldınız oynatın bari değil mi? Stancu’yu aldınız, neden aldınız golcü diye değil mi? maç eksiği yok Romanya liginde de ciddi sayıda gol atmış 15 gündür de sizinle beraber neden onunla başlamazsın oyuna… Bu Emre Çolak belki iyi bir topçu olabilir ama şu anda Galatasaray Forması biraz ağır gelmiş gibi, nedir bu ısrar, Bülent Akın kakalamasındaki gibi bir durum oluşmasın maazallah… Kiralık futbolcu istemiyorum deyip te hala kiralık İnsau ile oynuyor olmanız çok ciddi bir tenakuzdur… Artık yeter.

Gelelim Galatasaray yönetimine artık hiçbir inandırıcılığınız kalmadığı ortadadır, hiçbir işi layıkı ile kıvıramayacağınız ayan beyandır. Bırakın artık ta bari fazlaca vakit kaybetmeden Galatasaray’ın geleceğini iyi planlayacak ekip gelsin… Sakın eski başkanlar destek verdi bakın biz doğru yoldayız demeyin, onların desteği zatı şahanelerinize ve yönetim anlayışınıza değil başkanlık makamına oluşmuş olan saygıya binaen yapılan prensip açıklamalarıdır. Son derece demokratik olan ve muktedirlerce hazırlanan ama beraberce kurduğunuz planın tepmesi anlamına gelen ıslıklanma olayının altında bilerek ya da bilmeyerek kaldınız, bunun sonucu Türkiye hariç her yerde istifa ile sonuçlanır ama ne gam. Gerçi Galatasaray gibi bir armadayı Basketbol da küme düşürdünüz yine kılınız kıpırdama ya ne diyelim. Ayrıca basketbolda cezalı oyuncu oynatılmasına karıştı adınız yine ne gam…

Spora siyaset karışmaktan sorumlu ilk bakan olan Mehmet Ali Şahin dönemimde teslim alınan Türkiye Futbol Federasyonu artık tamamen cemaatin etkisi altında bu sefer de cemaatin diğer yüzü Faruk Özak tarafından yönetilmektedir. Cemaatin mahfillerinde şampiyonlar belirlenmekte, yine ayni mahfillerde kime örtülü ödenekten yardım yapılacak, kim bu hafta cezalandırılacak gibi detayları dahi planlanan bir hale gelen Federasyon yönetimi behemehâl istifa etmelidir.