Cumartesi, Kasım 29, 2008

HAKEM ÇOCUĞU HAKEM OĞUZ SARVAN ve MEMURLARI

Yine bir Fenerbahçe maçı ve yine hile, hurda, dolap, desise, şaibe kokan bir hakem yönetimi, hakem çocuğu hakem ve gönül verdiği Fenerbahçe takımın bir derby maçı daha, Merkez Hakem Komitesi başkanlığına tayin edildiği günden beri şaibeden kurtulamayan bırakın kurtulmayı sık sık da tüm gizleme çabasına rağmen açığa çıkan ve de özellikle hakem atamasından maçın yönetilmesine kadar olan süreçte gösterdiği süper taraflılık ve yarattığı büyük skandal sayesinde Fenerbahçe karşısında katlettiği Galatasaray’dan sonra Beşiktaş’ın da katledilmesi için bu hakem çocuğu hakem yine kendi takımı lehine maç yönetecek bir hakem tayini yapmıştır, artık bu böylemidir değilmidir diye tartışılır olmaktan çıkmış ve sadece yardımın şiddeti ne olmuştur tartışılmaktadır sokakta, kahvehanede ve işyerlerinde.
Bugün gündüz saatlerinde; “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” diyerek bir miting düzenleyenleri, hiçte gereği olmamasına rağmen sadece ve sadece güçlüden yana tavır koyma geleneğini bozmayarak, her zaman olduğu üzere polis, Ankara’da bir güzel dövdü yaa, mensubu olduğu kurumun geleneğini bozmayan hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın tayin ettiği polis Bünyamin Gezer’de Kadıköy Saraçoğlu stadında saha dışı gücü su götürmeyen Fenerbahçe karşısında Beşiktaş’ı hakem çocuğu hakem Başkanının takımı kazansın diye yardımcıları ile beraber yeterince elde beyde beğenir biçimde dövdü ve hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın yüzünü kara çıkartmadı. Hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın tayin ettiği Polis Bünyamin Gezer’in bugün elinde sadece biber gazı ve göz yaşartıcı bombası eksikti, ama öyle bakışları vardı ki ne biber gazını ne de göz yaşartıcı bombayı arattı ve özellikle Beşiktaş’ın orta saha oyuncularına karşı, zannedilir ki adam gözü ile biber gazı sıkma eğitimi almış mesleki olarak.
Maçın ne taktiği ne tekniği ne hangi oyuncu çıktı hangisi girdi, yahu bu girenin yerine şu girseydi şu oyuncu geç girdi yok bu çok geç çıktı, yahu maça şu takım 3-5-2 ile çıktı, öyle değil 4-4-2 ile çıkması gerekti gibi avanakça bir takım şeyler yazmamı kimse benden beklemesin. Burada yıllardan beri Fenerbahçe lehine yapılan bu haksız uygulamaların hadi genel kabul görmüş ama maalesef şikeye, hileye, hurdaya ve desiseye çanak tutar lafı; “Fenerbahçe lehine hatalar yapmak” mucibince olan davranışlardan bahsedeceğim. Selçuk, Edu, Lugano, Deivid, Gökhan ve Uğur (aslında bu taife tüm maçlarda böyleler ya) başta olmak üzere tüm Fenerbahçe’liler inanılmaz faullü oynuyorlar Kabadayı kılıklı Polis abimiz kendisini tayin eden hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın yüzünü kara çıkarmayacak ya; pasa faulü Beşiktaş’a veriyor, hiç gereği yokken bence Beşiktaş’ın orta sahadaki en azından bugün oynadığı bölümde sahanın en iyilerinden Cisse’ye uydurduğu, faul olduğu bile tartışılan pozisyonlarda 2 sarı kart gösterdi ve maçın nasıl bir skorla biteceğini işte o an ilan etti aslında. Beşiktaş’ın attığı; bana göre buz gibi, bal gibi ne derseniz deyin adına, ama çok açık golü iptal edin aynı şekilde hem de nerede ise, Guiza’ın 3 mt offside pozisyonuna ses çıkarmayın hatta golü verin, hatta bir sonraki pozisyonda da aynı futbolcu aynı şekilde offside ama oyunu durdurmayın devam ettirin, yaranacaksınız ya psikolojik üstünlüğü de verin Fenerbahçe’ye. Daha sayılacak çok pozisyon var buna benzer ama gerek yok işte ben ve benim gibi düşünenler yeterince güçlü değil kim takar bizi kemerine hesabı siz durmayın yola devam edin bakalım.
Bu hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın tayin ettiği kabadayı kılıklı polis abimiz bir arada işin dozunu iyice kaçırdı ve verdiği güzel bir pasla Fenerbahçe adına yarattığı gollük pozisyondan sonra Fenerbahçe forması giymesini bekledik ama bu sefer bizi yanılttı yada biz o kadar olamayacağını düşünemeyerek yanıldık.
Sahaya özellikle Beşiktaş hızlı oynamasın, hızlı atak yapmasın, yada atacağı gol yada goller sayılmasın diye gerek top toplayıcı eskilerin deyimi ile 2,5 luklar (ikibuçukluklar) gerekse de Fenerbahçe taraftarlarının sahaya attığı 2. toplar konusunda bir türlü yapması gerekeni yapmadı bakalım TFF neler yapacak ama mutlaka Galatasaray maçındaki verilmeyen penaltılarda olduğu üzere açıklama muhtemelen şöyle olacaktır “ama top toplayıcı 2,5 luklar (ikibuçukluklar) ve Fenerbahçe taraftarları kötü niyetli değildi”. Merakla ve ilgi ile izleyeceğiz bakalım bu hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın mensubu olduğu TFF ne yapacak bu konuda, bakalım Fenerbahçe takımına ceza verecekler mi? Yoksa yine geçen yılki Fenerbahçe-Galatasaray maçında muhtemelen yine aynı 2,5 luklar (ikibuçukluklar) hem de futbolcu postu giymiş futbolcu kılıklı Gökhan Gönül ile birlikte aynı hareketleri yapmışlardı da, başta eski hakem kılıklı Erman Toroğlu olmak üzere, “ama ne var canım Gökhan Gönül iyi niyetli idi” diyerek konuyu örtmüşlerdi ya, Fenerbahçe taraftarı geçen yıl sahaya 2. topu atma konusunda yaptığı staj ve sonucundaki aldığı takdirname gereği bu sene artık topluca bu hareketi yaptılar. Çok merak ediyorum bunda bir şey yok diyenler bakalım bu sene de buna alkış tutacaklar mı?
Gökhan Gönül iyi top oynuyor tabii ki biz etik açıdan bunları söylüyoruz yoksa oynadığı oyuna ne diyelim, zaten milli takımada sadece terbiye seviyesinin düşüklüğü nedeni ile alınmıyor ya herkes… Derdimiz sadece şu takım bu takım kazansın değil olamaz da. Ne demiş Mustafa Kemal Atatürk; “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda iyi ahlaklısını severim” işte bizim derdimiz bu. Ama ben bu konuda Türkiye’deki milyonlarca sporsever gibi bu işten umudumu kestim artık, çünkü biz biliyoruz ki TFF Başkanı Mahmut Özgener ve Levent Kızıl (tescilli Fenerbahçe taraftarı ve Beşiktaş düşmanı) orada olduğu sürece, Aziz Yıldırım ve aziz ekibi Fenerbahçe ve Klüpler birliğinin yönetimde olduğu sürece, hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan MHK başkanı olduğu sürece bu işlerin asla değişmeyeceğini çok iyi biliyoruz.
Diğer taraftan bütün klüp yöneticileri, bütün futbolcular ve bütün hakemler mademki her açıklayamadıkları pozisyon için topu hakem kılıklı hakem eskisi Erman Toroğlu’nu “akşam Erman hoca açıklar artık” anlayışına gelmişler ise, beklenen olmuştur artık canım ülkemde. Yahu ne tuhaftır, ne yaman çelişkidir bu; maçlarda ya da sohbetlerde Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ a biat etmesi nedeni ile aleyhine en acılı ve en ağdalı küfürleri ettikleri hakem eskisi Erman Toroğlu’nun yorumlarına “akşam Erman hoca hoca açıklar artık” kabullenmesi oluşmuş ise vay benim canım ülkemin canım futboluna. Önceki bir yazımızda bahsettiğimiz ve yıllar içerisinde ince ince ve tahammüden oluşturulan bu psikolojik ortam konusunda bunun da önemli bir merhale olduğu açık olup ayrıca yayıncı kanalın maç yayın yönetmeni Musa Çözen’in istediği pozisyonu tekrar tekrar göstermesi ama tuttuğu takımın aleyhine olan bir pozisyonu asla tekrar yaptırtmaması da buna işlere çanak tutmuştur. Hele hele Fenerbahçe klübünden akreditasyon almamış isterse Galatasaray isterse Beşiktaş eski ve meşhur milli futbolcusu olsun hiçbir gazetede yazı yazamaması ya da herhangi bir televizyon kanalında yorumcu olarak çalışamaması da ayrı ve üzerinde isim isim detaylı çalışılması gereken bir konudur bu psikolojik ortamın hazırlanmasında, tıpkı bir zamanlar Fenerbahçe’nin sürekli şampiyonluklar aldığı ve Türkiye’ye sadece Yugoslavya’dan futbolcuların geldiği dönemde canım ülkemin futbolunun seviye ve irtifa kaybetmesinin baş aktörü Fenerbahçe eski başkanlarından Ali Şen’in bürosundan geçmeyen bir Yugoslav futbolcunun Türkiye’de Galatasaray ve Beşiktaş dahil olmak üzere hiçbir klüpte futbol oynayamaması gibi…
Canım ülkemin futbolunun kurtulmasının ve yaratılan bu kumpas ve ketempereden kurtulmanın yegane yolu ise; Eski Fenerbahçe menajeri, yeni Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu Başkanı Kemal Dinçer’in GTK başkanlığından, hakem çocuğu hakem tescilli Fenerbahçeli Oğuz Sarvan’ın Merkez Hakem Kurulu başkanlığından; Altay klüp başkanlığı günlerinde başkanı olduğu takımın sürekli olarak neden küme düştüğü pek ve yeterince anlaşılamayan Mahmut Özgener’in TFF başkanlığından ve Tescilli Fenerbahçeli TFF yönetim kurulu üyesi Levent Kızıl’ın başta olmak üzere diğer tüm zevatın behemehal istifa etmeleri başlangıç olarak kaçınılmazdır.

Perşembe, Kasım 13, 2008

HAKEMOĞLU HAKEM OĞUZ SARVAN

Son 9 yıldır Kadıköy’den galibiyet çıkaramamış Galatasaray ve Kadıköy’de Galatasaray’a şans tanımayan Fenerbahçe derby maçta karşı karşıya geldi ve gelenek yine bozulmadı ve bu sonuçtan geleceğe bir kez daha bakılırsa anlaşılan o ki, bu kafa ile daha “3 vade” Galatasaray Fenerbahçe’yi yenemez; 9 yıl mı desem 99 yıl mı desem 999 yıl mı desem, bilemem.

Saffet Sancaklı Fenerbahçe’ye transfer olduğu günlerde yine bir Fenerbahçe maçı arifesinde yaptığı açıklamada “Galatasaraylı oyuncuların Kadıköy’de sahaya çıkarken ayakları titrer” demiş idi, tabii bir önceki dönemde Galatasaray’da oynamış olan bir futbolcunun bu konuda bir şeyler söylemesi hak gibi görünse bile bir haddini aşma olduğu aşikâr iken dönemim ünlü Galatasaray yöneticisi Fatih Terim’in bu konuda herhangi bir şey dememesi muhtemeldir ki muhatap almamasından olsun diyelim ama bildiği ya da bilmediği her konuda Kenan Evren misali bir laf söyleme hakkı ve cüreti bulunduğunu bildiğimizden; iddiayı teyit eder bir davranış mı göstermiştir acaba susarak? Bu konuda herkes farklı farklı binlerce izah yolu bulabilir şiddetle ret edilebilir ya da kolaylıkla yandaş olabilir bu iddiaya, ancak bir gerçek var ki oda bu ruhsal durumun yaratılabilmesi için uzun yıllardan beri Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri Fenerbahçe Cumhuriyetinin yöneticileri ile kol kola ince ince çalışmışlar ve maalesef Galatasaray yöneticileri ya bunu görememişler ya da ses çıkarmamışlar ve sonuç itibari ile inanılmaz bir psikolojik ortam oluşturdular.

Bahse konu psikolojik ortam, son 9 yılın falan değil çok uzun yıllardır gerçekleştirilen bir operasyon olup bu operasyonun aktörleri ise; Özcan Oal, Talat Tokat-Metin Tokat, Sadık Deda-Cem Deda, Ünsal Çimen, Ali Aydın, Erol Ersoy, Orhan Erdemir, Erman Toroğlu, Ahmet Çakar, İsmet Arzuman başta olmak üzere nerede ise tüm hakemlerdir. Ancak bu grubun içine girmekle birlikte gönlümde ve zihnimde ayrı bir yeri olan Hakem Muzaffer Sarvan oğlu hakem Oğuz Sarvan’ı ayırmak istiyorum. Babası gibi kanı sarı-lacivert akan Fenerbahçeli bir hakem olup, normal karşılanacak bu durumu gizlemek ve taraftarı olduğu kulübe rakibine saldırabilmesi amacı ile de koz vererek, tam bir yönlendirme olması amacı ile Galatasaraylı olduğunu el atından ve kulaktan kulağa fısıldayarak yaymıştır, tam istihbarat örgüt elemanlarına yakışan bu tavrı ile de taraftarı olduğu kulüp taraftarları gönlünde müstesna bir yer elde etmiştir. Halen 9 Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan bu muhterem çok yakın zamanda karısının fazla kilolarını bahane ederek magazin basınına konu olmuş bu hakem eskisi Galatasaray tribünleri tarafından büyük Oğuz diye anılmakta (küçüğümü kim tabiî ki Oğuz Çetin) ve taraftarı olduğu Fenerbahçe kulübünün akreditasyonu neticesinde ve Galatasaray’ın canına okumak misyonu ile getirildiği TFF Merkez Hakem Kurulu Başkanlığında taraftarı olduğu, gönül verdiği kulübü Fenerbahçe’ye bu seferde saha dışında masa başında Ali Cengiz oyunları çevirerek hizmet etmektedir. Bu hakemoğlu hakemin; Fenerbahçe kulübünün taraftarlığını haklı ve resmi olarak elde ettiği maç, İstanbulspor Fenerbahçe arasında oynanan ve adaşı Fenerbahçeli Oğuz’un rakibine attığı tokatı görmezden gelerek rakibine sarı kart gösterdiği maç olmuş ve kararın Fenerbahçe Cumhuriyetinin onayını alması ise Galatasaraylı futbolcu Hakan Şükür ile “sırtında bir tek Fenerbahçe forması eksikti” iddialarına karşın gittiği mahkemeyi kaybetmesi olmuştur.
Ayrıca; Erman Toroğlu’nun Galatasaray düşmanlığı konusunda da bir iki laf ederek psikolojik ortam nasıl hazırlanmıştır konusuna bir son verelim. Erman Toroğlu’nun futbolculuğu sırasında Galatasaray Yönetim Kurulu üyesi ve Futbol Şubesi sorumlusu ile Galatasaray’a transferi konusunda el sıkıştığı, hatta sözleşme yapmak üzere o zamanın en önemli ulaşım aracı olan trenle İstanbul’a giderken, Galatasaray Kulübü Başkanının kendisini istememesi üzerine de Eskişehir’den geriye gönderilmesi hala bilenlerin hafızasındadır.
İşte bu ahval ı şeraitte; MHK Başkanı Fenerbahçe taraftarı Galatasaray düşmanı hakemoğlu hakem Oğuz Sarvan bir tarafta, Galatasaray düşmanı Erman Toroğlu bir tarafta olmak üzere; tüm TV’lerde ve gazetelerde ancak Fenerbahçe’nin akreditasyonu neticesinde yazarlık ve yorumculuk yapan başta da eski Galatasaraylılar maalesef bu ortamın oluşmasına yol açmıştır.
Hakem camiasının bu durumu sürekli olarak; ülkemizin hemen hemen her şehrinde bulunan 3. sınıf pavyonların 3. sınıf müşterilerinin assolistlerden şarkı isteği yapmak istemeleri halinde hemen 3. sınıf bir peçete üzerine tükenmez kalemle şarkı isimlerini yazarak assoliste iletmeleri biçiminde oluşunu hatırlatmaktadır bana. Son maçın hakemini de atayan tescilli Fenerbahçe taraftarı ve Galatasaray düşmanı olan MHK başkanı hakemoğlu hakem Oğuz Sarvan; Hüseyin Göcek’i bu maçın assolisti olarak atamış ve atanan assolist Hüseyin Göcek’te kendisine peçete üzerinde; 1-Aziz Yıldırım 2-Mahmut Özgener 3-Yaşar Büyükanıt ve 4-Nihat Özdemir tarafından gelen talepleri geri çevirmeden kendisine güvenenleri mahcup etmeden gelen 4 talebi de eksiksiz yerine getirmiştir. Maç sonrası da 10 kusurlu harekete maruz kalan Ümit Karan’ı iyi niyetli olmamakla, kendisine karateci ve karakucak güreşçisi imişçesine faul yapan Selçuk ve Deivid’in yaptığı hareketlerin normal olduğunu beyan eden bir başka tescilli Galatasaray düşmanı Erman Toroğlu da mezkur assolistin yarattığı havanın dağılmaması için elinden geleni de yapmıştır. Bunun aksini iddia edecek muhteremlere ise sadece; Selçuk’un daha 26. dakikada 2. sarı karttan atılması gereğini hatırlatmanın yeterli olacağını söylemek ve 9. dakikada Fenerbahçe ceza sahası önünde yapılan faulu düdük çalıp hemen koşarak faul noktasına gelip “direk vuruş” hareketi yapıp ne hikmetse de sonradan endirek vuruş işareti yapması konusu ise kendisine yapılan istekler sonucunda kafasının ne kadar karışık olduğunu göstermiştir. Dahası mı Gökhan Gönül verdiği kararı beğenmeyerek topu yere vurmuş ama; ne gam konu rüşt ispatı ya kendisine gelen istekleri cevaplayacak ya sus pus kartı unutuyor, Fenerbahçe 2. golünün hemen öncesinde Fenerbahçe ceza sahası önünde Lincoln’e faul yapılıyor ama Galatasaraylı futbolcular kötü niyetli ya assolistimize göre, 3. Fenerbahçe golü offside ne gam, Lugano ve Edu sürekli dirsek vuruyor ne gam assolist MHK başkanı abisine ve istek yapanlara yaranacak ya… Yeni bir hakemoğlu hakem Oğuz Sarvan daha doğuyor yeşil sahalarımıza müjdeler olsun Fenerbahçe Cumhuriyetine… Bu hakem benzerlerinin ne olduklarını zaten hemen hemen hiçbir Avrupa maçına davet edilmemeleri kendilerine ancak UEFA asbaşkanının himmeti ve himayesi ile sonucu hiç önemli olmayan ve yılda da sadece 2 ya da 3 maçı geçmeyecek kadar maç yönetmeleri göstermekte olup, ayrıca Fenerbahçe’nin de Avrupa yabancı hakemlerle durumu da ortadadır.
Uzun yıllardır oynanan bu maskara oyunun son perdesi Pazar günü Kadıköy’de bir kez daha oynandı, yazının başında da belirttiğim üzere bu maçlar bu atmosferde ne kadar oynanırsa oynansın sonuç değişmez ve değişmeyecektir.
Bu şartların değişebilmesi için Galatasaray yönetiminin; tescilli bir başka hakem eskisi ve MHK Başkanı olan Ali Aydın konusundaki hataları tekrarlamadan, acilen bu hakemoğlu hakem Oğuz Sarvan’ın istifasını istemeli ve bundan sonra dengeli maçlar yönetilmeyecek ise de Fenerbahçe maçlarına Kadıköy’de çıkılmamasının gündeme getirilmesi gerekmektedir. Böyle şikecilerin kepaze oyunlarına alet olunmamalıdır tez elden gereği yerine getirilmelidir bence hem de hiç zaman kaybetmeden.

12.11.2008
Ankara

Çarşamba, Mart 19, 2008

Sn. Serdar AKBIYIK;

30.05.2007 tarihinde yazdığınız yazı da; “Türkiye’de hiçbir şey gözüktüğü gibi değil. Mesela Fenerbahçe sürekli rakipleri tarafından siyasi yönetimlerce kayırılmakla suçlanır” diye buyurmuşsunuz. Bunun nedeni olarakta “Aslında bunun altında yatan Atatürk’ün Fenerbahçeli olması ve Kurtuluş savaşı sonrası milliyetçi dengelerin Fenerbahçe’ye duydukları sevgidir” demişsiniz. İlaveten “1950’lerde Demokrat Parti zamanında Fenerbahçe hiçbir mal ve mülk edinememiştir. Hatta Saraçoğlu sayesinde kulübün satın aldığı Fenerbahçe sahasına bir stat bile yapılamamıştır. Üstelik dönemin başbakanı Menderes’in verdiği bütün sözlere rağmen“ diye devam ederek de yumurtlamaya devam etmişsiniz. Ve “Peki o dönemde Galatasaray neler elde etmiştir“ diye de başlayarak maşallah elinize sağlık; acaba bütün bunlar “hastalıklı kafanızın olmasından mı” yada “okuduklarını anlayamamaktan mı” yada “sadece GS düşmanlığınızın sürekli sizi dürtmesinden mi” yada “gazetecilik yapabilmenizi sadece ve sadece FB li birilerinin himmetine mi borçlusunuz” bilemem ama ve eğer bu hastalıklı fikirlerinizi nelerin karşılığı temin ettiğiniz bizce çok net bir biçimde bilinen; gazete köşenizde yazmamış olsaydınız, yani evinizde 23 nisan çocukları gibi bir sandalye üstüne çıkıp ailenize söyleseydiniz yada hamamda türkü çığırma faslından sayılacak banyo yaparken seslendirmiş olsaydınız bizi hiç ilgilendirmezdi şüphesiz duymadığımız için ama; gerçekten düşmanlık düzeyinde yaptığınız bu işler artık size bir cevap yazmamı gerektirdi. Hele hele “köpeksiz köyde değneksiz gezmek kabilinden” lafa benzeyip benzemediği de belli olmayan bir şekilde “Fenerbahçe Burnu'ndaki bir arsa Galatasaray’a tahsis edilmiştir. Galatasaray’ın ezeli rakibinin hemen yanındaki arsaya sahip olmak istemesi bile manidardır. Hangi güçle buraya sahip olmuştur? Biraz dürüst olanlar buna cevap versin” diye yazınca artık sizin hastalıklı beyninizin kontrol edemediği ve açıkçası ne karıştırması gerektiği de belli olan ama maalesef kalem karıştıran elinizin düşmanlık kusmukları karşısında size birinin dur demesi ve dersinizi sizin kullandığınız dille vermesinin zamanı geldi de geçti herhalde.
Siz kim oluyorsunuzda dürüstlükten bahsediyorsunuz? Sizin böyle bir hakkınızn olmadığının tekzibi; himmet ve şefkat gösteren Aziz Abilerinizin sayesinde gazetecilik yapıyor olmanızdır. Sizin elinize tutuşturuyorlar yazıyı, sizde bunu anlayabilecek ve tartabilecek izandan vareste tutulduğunuzdan bu tutuşturulan yazının önemli birşey olduğunu zannediyorsunuz. Peki dürüst adam tarifine sizin bu çalışma tarzınız uyuyormu?
Peki bay Akbıyık; hadi diyelim yukarıdakiler de hezeyan; hadi diyelim ki 70 li yıllarda futbolcu kaçırmak için hava kuvvetlerinin FB ye tahsis ettiği uçak kullanımlarını da bilmiyorsunuz, hadi diyelim ki şike üstü yakalanan; hemde 3 defa, tek türk takımı olmasını da bütün belgelere rağmen görmezden geliyorsunuz,
Peki; “Finans merkezi olarak planlanan Ataşehir'de, Kadıköy Belediyesi'nin payına düşen 58 dönüm arazi F.Bahçe'ye hibe edildi” haberi üzerine birşey demiyecekmisiniz, “Böylece ilk 8 yıl 64-80 milyon dolar arasında, sonraki 6 yıl da 138-150 milyon dolar gelir sağlanacak. Böylece kulübün yapacağı alışveriş merkezindeki mağaza, restoran ve cafe-barların kiraları ile spor salonundaki loca ve bilet gelirlerinden 14 yılda 202-230 milyon dolar arasında gelir elde edilecek. Bu rakama 58 dönümlük bir araziyi de hibe olarak aldığı eklenirse (bölgede alışveriş merkezi için 1 dönüm arazi bedeli 2 milyon YTL olacağı belirtiliyor) toplam 116 milyon YTL'lik (yaklaşık 100 milyon dolar) bir gelir sağlanacak. Bu durumda F.Bahçe, Kadıköy Belediyesi'nin jestiyle kabaca 300 milyon dolarlık bir gelire de sahip olacak” konusunda 2 laf etmek gibi bir niyetiniz de mi yok? Acaba bu konuya değinebilmek için size izin verecekler mi Aziz Abileriniz? Yoksa bu konuda da bu güne kadar tarafınıza yapılan tekzipler ve düzeltmeler karşısında “dut yemiş öküz*” tavrınızı mı göstereceksiniz? Acaba GS nin seyrantepe projesine karşı ciyakladığınızın yarısı kadar da mı bu konuşamayacaksınız? Evet söyleyin bakalım; eğer bunları yapmayacaksanız da biz bundan sonra size aynen s size hakaret etmek için tahsis edilen köşenizdekilere benzer şekilde ve hatta daha da ağır sözler edebilme hak ve ruhsatına sahip olacağımızı biliniz.
Ve son söz olarak ta; bu ülkede tüm takımların formaları kutsaldır ve bu takımlarda oynayan tüm futbolcular en azından profesyonellikleri gereği de olsa bu formaları takımlarının aşkı ile taşırlar, bu konuda size tavsiyem asla aklınızın yetmediği konularda da laf etmeyin.

LAF; LAFI EDENİN DE ADAMLIĞININ SEVİYESİNİ GÖSTERİR.



* bu sözün aslı neydi tam hatırlayamadım aklımda kaldığı kadarı ile yazıyorum ama bu konuda bir hatada yapmışsam da şimdiden özür dilerim

Salı, Mart 18, 2008

Sn. Serdar AKBIYIK;

30.05.2007 tarihinde yazdığınız yazı da; “Türkiye’de hiçbir şey gözüktüğü gibi değil. Mesela Fenerbahçe sürekli rakipleri tarafından siyasi yönetimlerce kayırılmakla suçlanır” diye buyurmuşsunuz. Bunun nedeni olarakta “Aslında bunun altında yatan Atatürk’ün Fenerbahçeli olması ve Kurtuluş savaşı sonrası milliyetçi dengelerin Fenerbahçe’ye duydukları sevgidir” demişsiniz. İlaveten “1950’lerde Demokrat Parti zamanında Fenerbahçe hiçbir mal ve mülk edinememiştir. Hatta Saraçoğlu sayesinde kulübün satın aldığı Fenerbahçe sahasına bir stat bile yapılamamıştır. Üstelik dönemin başbakanı Menderes’in verdiği bütün sözlere rağmen“ diye devam ederek de yumurtlamaya devam etmişsiniz. Ve “Peki o dönemde Galatasaray neler elde etmiştir“ diye de başlayarak maşallah elinize sağlık; acaba bütün bunlar “hastalıklı kafanızın olmasından mı” yada “okuduklarını anlayamamaktan mı” yada “sadece GS düşmanlığınızın sürekli sizi dürtmesinden mi” yada “gazetecilik yapabilmenizi sadece ve sadece FB li birilerinin himmetine mi borçlusunuz” bilemem ama ve eğer bu hastalıklı fikirlerinizi nelerin karşılığı temin ettiğiniz bizce çok net bir biçimde bilinen; gazete köşenizde yazmamış olsaydınız, yani evinizde 23 nisan çocukları gibi bir sandalye üstüne çıkıp ailenize söyleseydiniz yada hamamda türkü çığırma faslından sayılacak banyo yaparken seslendirmiş olsaydınız bizi hiç ilgilendirmezdi şüphesiz duymadığımız için ama; gerçekten düşmanlık düzeyinde yaptığınız bu işler artık size bir cevap yazmamı gerektirdi. Hele hele “köpeksiz köyde değneksiz gezmek kabilinden” lafa benzeyip benzemediği de belli olmayan bir şekilde “Fenerbahçe Burnu'ndaki bir arsa Galatasaray’a tahsis edilmiştir. Galatasaray’ın ezeli rakibinin hemen yanındaki arsaya sahip olmak istemesi bile manidardır. Hangi güçle buraya sahip olmuştur? Biraz dürüst olanlar buna cevap versin” diye yazınca artık sizin hastalıklı beyninizin kontrol edemediği ve açıkçası ne karıştırması gerektiği de belli olan ama maalesef kalem karıştıran elinizin düşmanlık kusmukları karşısında size birinin dur demesi ve dersinizi sizin kullandığınız dille vermesinin zamanı geldi de geçti herhalde.
Siz kim oluyorsunuzda dürüstlükten bahsediyorsunuz? Sizin böyle bir hakkınızn olmadığının tekzibi; himmet ve şefkat gösteren Aziz Abilerinizin sayesinde gazetecilik yapıyor olmanızdır. Sizin elinize tutuşturuyorlar yazıyı, sizde bunu anlayabilecek ve tartabilecek izandan vareste tutulduğunuzdan bu tutuşturulan yazının önemli birşey olduğunu zannediyorsunuz. Peki dürüst adam tarifine sizin bu çalışma tarzınız uyuyormu?
Peki bay Akbıyık; hadi diyelim yukarıdakiler de hezeyan; hadi diyelim ki 70 li yıllarda futbolcu kaçırmak için hava kuvvetlerinin FB ye tahsis ettiği uçak kullanımlarını da bilmiyorsunuz, hadi diyelim ki şike üstü yakalanan; hemde 3 defa, tek türk takımı olmasını da bütün belgelere rağmen görmezden geliyorsunuz,
Peki; “Finans merkezi olarak planlanan Ataşehir'de, Kadıköy Belediyesi'nin payına düşen 58 dönüm arazi F.Bahçe'ye hibe edildi” haberi üzerine birşey demiyecekmisiniz, “Böylece ilk 8 yıl 64-80 milyon dolar arasında, sonraki 6 yıl da 138-150 milyon dolar gelir sağlanacak. Böylece kulübün yapacağı alışveriş merkezindeki mağaza, restoran ve cafe-barların kiraları ile spor salonundaki loca ve bilet gelirlerinden 14 yılda 202-230 milyon dolar arasında gelir elde edilecek. Bu rakama 58 dönümlük bir araziyi de hibe olarak aldığı eklenirse (bölgede alışveriş merkezi için 1 dönüm arazi bedeli 2 milyon YTL olacağı belirtiliyor) toplam 116 milyon YTL'lik (yaklaşık 100 milyon dolar) bir gelir sağlanacak. Bu durumda F.Bahçe, Kadıköy Belediyesi'nin jestiyle kabaca 300 milyon dolarlık bir gelire de sahip olacak” konusunda 2 laf etmek gibi bir niyetiniz de mi yok? Acaba bu konuya değinebilmek için size izin verecekler mi Aziz Abileriniz? Yoksa bu konuda da bu güne kadar tarafınıza yapılan tekzipler ve düzeltmeler karşısında “dut yemiş öküz*” tavrınızı mı göstereceksiniz? Acaba GS nin seyrantepe projesine karşı ciyakladığınızın yarısı kadar da mı bu konuşamayacaksınız? Evet söyleyin bakalım; eğer bunları yapmayacaksanız da biz bundan sonra size aynen s size hakaret etmek için tahsis edilen köşenizdekilere benzer şekilde ve hatta daha da ağır sözler edebilme hak ve ruhsatına sahip olacağımızı biliniz.
Ve son söz olarak ta; bu ülkede tüm takımların formaları kutsaldır ve bu takımlarda oynayan tüm futbolcular en azından profesyonellikleri gereği de olsa bu formaları takımlarının aşkı ile taşırlar, bu konuda size tavsiyem asla aklınızın yetmediği konularda da laf etmeyin.

LAF; LAFI EDENİN DE ADAMLIĞININ SEVİYESİNİ GÖSTERİR.



* bu sözün aslı neydi tam hatırlayamadım aklımda kaldığı kadarı ile yazıyorum ama bu konuda bir hatada yapmışsam da şimdiden özür dilerim

Perşembe, Mart 06, 2008

KİM BU NİHAT ÖZDEMİR

Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra herkes hakemi konuşmaktaydı kimi şöyle dedi kimi böyle dedi, her söylenen de maalesef körün fil tarifini geçemedi. Bu konuda insanların yorum hakkına ve farkına hiçbirimizin eleştirme yada tasdik etme yada beğenmeme dışında yapabileceği birşey yoktur ve olmamalıdır da.
Hakeme verip veriştirmek için fırsat kolladığı herhalinden anlaşılan bir kısım zevat sazı eline alıp ve de maalesef önce “ben hakem hakkında konuşmayı sevmem, kamuoyu tarafından bu çok net bilinir.” teraneleri de atarak ama eleştiri adına hakarete varan, hedef gösterme kabilinden sayılacağından da cürüm işleme yada cürüm işlemeye teşvik etmekten de ayrıca da suç sayılması gereken fiiller işlenirken; Fenerbahçe adına söz söyleme hakkını başta Fenerbahçeli bazı yazar çizerlerde dahil olmak üzere NİHAT ÖZDEMİR’e tanımamaktadırlar. Beyefendi buyuruyor ki; “Oyuncularımız iyi mücadele etti. 10 kişi kalmamıza rağmen beraberliği yakaladık. İyi mücadeleye devam ediyorduk ama maçın hakemi, başından sonuna kadar maalesef maçı katletmiştir. Geçen yıl, herkesin hatırlayacağı üzere, kendi sahamızda Beşiktaş ile 1-1 berabere kaldığımız maçı yöneten hakem Selçuk Dereli de o karşılaşmayı katletmiş, bize çok büyük zararlar vermişti. Bugünkü maçın hakemi de maalesef maçı çığrından çıkartmıştır bu maçı yöneten hakem gibi hakemler, Türk hakemliğinden mutlaka temizlenmelidir. Biz bu hakemi bundan sonra maçlarımızda istemiyoruz. Kendi sahamızda Fenerbahçeli taraftarların hakeme yapacakları konusunda da sorumluluk alamayız, yapacaklarının önüne geçemeyiz.”

Breh breh... adama bak söylediğine bak...
Sen kimsin Nihat ÖZDEMİR’de bu boyundan büyük lafları ediyorsun.
Dürüstlük adına bu ülkede belki de en son konuşması gerekenlerden birisisin sen, bakma Fenerbahçeli fanatik taraftarların illaki kazanalım da “ne ve nasıl olursa olsun kazanalım” yaklaşımına...
1. Sadece 2 yıl önce aynı hakem bu sefer Galatasaray’ı ince ince ve çaktırmadan doğrayarak maçı Fenerbahçe’nin kazanmasına neden olunca zatıalilerinizce göklere çıkarıldığını unuttunuz herhalde?
2. Evet bu hakem Alisami Yen’deki maçta hata yapmadı mı yaptı, örneğin atması gerekirken Alex’i oyundan atma yürekliliğini gösteremedi, bu kabil hatalar başta olmak üzere maçın bu kadar gergin hale gelmesini önleyememesi de buna ilave edilebilir.
Diğer taraftan; bu açıklamaların ise tam tamına bir provakasyon ortamı hazırlamaya yöneliktir; Acaba;
1. Bu tehdit ile yeni MHK yi baskı altına mı almak istiyorsun?
2. Bu tehdit ile yeni TFF yi baskı altına mı almak istiyorsun?
3. Bu açıklama; Fenerbahçeli herhangi bir fanatiğin bu hakem yada bir başka hakeme herhangi bir saldırıda bulunması halinde Fenerbahçe yönetimini ilzam edeceğini bile bile mi konuşuyorsun yoksa ne olursa olsun sana dokunulamayacağını mı ilan ediyorsun?
Ayrıca;
1. Fenerbahçe yönetiminin Genelkurmay Başkanı’nı ziyarete gittiğinde Ankara’da bulunmana rağmen bu ziyarete katılamaman acaba Milli Savunma Bakanlığında ihalelere katılmaktan men edilmiş bir firmanın patronu olman nedeniylemidir?
2. Acaba kanunsuz davranışları yüzünden hakkında birdolu dava ve soruşturmalar bulunan bir firmanın sahibi olan ortağınız Sezai Bacaksız’ın Türkiye’ye gelemiyor olduğunun kamuoyu tarafından bilinmediğini mi düşünüyorsunuz?
3. Acaba telefon dinlemelerine takılan ve 1.000.000 $ rüşvet vermeyi önerdiğinizin ve sırf bu yüzden Fenerbahçe yönetiminde bulunarak bunlardan kurtulmayı hedeflediğinizin kamuoyu tarafından bilinmediğini mi zannediyorsun?
4. İşadamı İbrahim Selçuk liderliğinde kurulan örgüt ile kamu kuruluşlarının yaptığı ihalelerde önceden diğer müteahhitlerle anlaşarak "ihaleye fesat karıştırmak", "rüşvet anlaşması yapıp, rüşvet almak" ve "suç gelirlerini aklamak" suçlarından sanık olduğunuzun kamuoyu tarafından bilinmediğimi zannediyorsun?
5. BOTAŞ’ın Şahdeniz Projesi kapsamındaki Çorum ve Sivas kompresör istasyonları ihaleleri ile Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisi ihalesi sürecindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla ilgili düzenlenen "Mavi Hat" operasyonu kapsamında, gözaltına alındığının kamuoyu tarafından bilinmediğimi zannediyorsun?
6. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı inşaatında 1 trilyon liralık yolsuzluğu Nihat Özdemir'in sahibi olduğu Limak firmasının yetkililerinin Andezit firmasından aldıkları faturalardaki meblağları değiştirerek, sanayi odasının sahte mührüyle idareye sundukları “devlet alım satımına fesat karıştırma”, “dolandırıcılık” ve “sahtecilik”le suçlandıkları, Sayıştay denetlemesinde Limak'a yaklaşık 210 milyar fazla ödeme yapıldığının belirlendiğini ve bu paranın müteahhit firmadan geri alınmasına karar verildiğini Sayıştay ayrıca Limak firmasının Milli Savunma Bakanlığı'na ihale aşamasında verdiği bazı faturaların hiç düzenlenmediğininin kamuoyu tarafından bilinmediğimi zannediyorsun?
7. Yerli bir şirket olmanın ve Fenerbahçe Yönetiminde de bulunmanın sağladığı fırsat ve kolaylıklarla ve bu nedenle devletle özel bağlara sahip olmanın avantajıyla özelleştirmelerde en önde yer almak ve sonra da bu özelleştirmelerden alınan başta TEKEL gibi kuruluşları fahiş fiyatlarla yabancı alıcılara satmak olan şirket "stratejisi" nin kamuoyu tarafından bilinmediğimi zannediyorsun?
gibi bazı sayılabilecek cürümleriniz ortada iken de “dürüstlük ve temizlik” adına konuşma cesaretini nerden buluyorsunuz Allahaşkına?
Son söz:
suskunluğum asaletimdendir...
her lafa verecek bir cevabım var
lakin bir lafa bakarım, laf mı diye
bir de söyleyene bakarım, adam mı diye



Pazar, Şubat 24, 2008

İDDİALAR VE KUŞKULAR

İki yıl önce Fenerbahçe şampiyon oldu. Hem de Beşiktaş'ın 8 puan gerisinden gelip, öne geçip şampiyon oldu. 8 puan geriden gelme işi inanılmaz bir tartışma yarattı tabii ki . Eski Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili'yle ilgili iddialar hâlâ ortada... Eski Beşiktaş teknik direktörü Lucescu nun yenilir yutulur gibi olmayan zehir zemberek iddiaları ve suçlamaları ortada ...
Bir kulüp başkanının, kendi futbolcusuna gidip, 'Biz bu şampiyonluğu bırakacağız, kovalamayalım,' diye bir ifade kullanması mümkün mü? Kolay mı bu?
Acaba direk başkan değil de idari manager Sinan Engin mi bu zoru gerçekleştirdi dersiniz?

Sevgili Beşiktaşlılar;
Yukarıdaki bu iddialar doğru olabilir mi acaba?
Hiç bu konu ile ilgili aklınızı karıştıran zihninizi kurcalayan taraflar varmı?
Kalenin içerden fethedildiğini bu nedenle düşünürmüsünüz acaba?
Yöneticilerinizin de sizi umarsamadan böyle birşey yapmış olabileceği duygusuna zaman zaman kapıldığınız olur mu?
Acaba Serdar Bilgili ile Aziz Yıldırım arasında birşeyler olduğu yada Haluk Ulusoy ile Serdar Bilgili ve Aziz Yıldırım arasında birşeyler dönmüş olabileceği ve Sinan Engin in bu işe malum ve büyük abileri vasıtası ile (hani onlara vize alımı işinde yardım etmişti yaa) aracılık etmiş olabileceği kuşkusu içinizi kemirmiyormu?
Bu soruları daha detaylı sormak mümkün tabii ki de bundan daha fazla hatırlatma yapmaya gerek yok galiba.

Cumartesi, Şubat 16, 2008

ŞİKECİSİNİZ FENERBAHÇE YÖNETİMİ ŞİKECİSİNİZ

Fenerbahçe – Rizespor maçı öncesi; GS Yöneticilerinden Tunca Haznedaroğlu arkadaşları ile yemek yiyor ve bu arkadaşlarından futbolu ve futbol dünyasını bilen ve yakından takip eden ve hatta FB olan birisi başta olmak üzere birileri diyor ki; Rizespor maçı hakemi Zafer Önder İpek maçı Fenerbahçe’ye verecek... Ayrıca Rizespor Başkanı’nın açıklamasına göre Ankara’dan arayan birisinide GS Yöneticisinden birkaç saat önce benzer iddiaları gündeme getiriyor. GS Yöneticisi de bunu; bulunduğu ortamında samimiyetine ve içtenliğine ve güvenirliğine dayanarak, Rizespor Başkanı Kadir Çakır’ı hemde FB Yöneticileri ile yemekte olduklarını bile bile arayarak ; aldığı duyumu, edindiği izlenimi ve daha da önemlisi daha önceleri 3 defa resmen suçüstü olan FB Yöneticilerinin bu tip balans ayarlamalarına tanık olduğundan her duyarlı vatandaşın yapması gereken şeyi yapıyor...

Sonrası... Sonrası mı? Daha önce ki senaryolardakinin aynısı oynanmaya başlıyor...
Hemde maçtan önce öngörülen durumun gerçekleşmesine rağmen ; maçtan sonra "İddialar çok çirkin. Başkanımız federasyona ihbarda bulundu" gibi saldırgan bir tutum ile reddetme çabalarına girişimeleri maalesef Fenerbahçeliler dışında herkesin malumudur. Toplumun hafızasının kısalığına güvenerek ve hatta sığınarak sanki bu konuda sicilleri tarafımızca;
1. Fenerbahçe – Ankaragücü maçında; (hemde dönemim Fenerbahçe yöneticisi Hamdi Akın’ın açıklamasına göre para Ankaragücü tarafına teslim edilmsine rağmen)
2. Fenerbahçe – İstanbulspor maçında; ( hemde Tasarruf Mevduatı Sandığı bilirkişilerinin resmi raporlarına rağmen)
3. Fenerbahçe – Samsunspor maçında; ( hemde konu ile ilgili futbolcuların açıklamalarına ve telefon görüşmelerinin deşife edilmesine rağmen)
Konuları ile malum değilmiş gibi yukarıda sıralanan tespitlere rağmen cüretkar davranıyor olmalarıda kendilerine herhangi dava bile açılmamış olmasındandır.

Artık yeter Şikeci Fenerbahçe yönetimi artık yeter.

Gırtlağına kadar siyasete boğmak üzere anlaştığınız GS Başkanı Özhan Canaydın ve diğerleri ile birlikte, seçtiğiniz yeni federasyon yönetimi, sayenizde ve siz olmasanız asla yazı yazamayacak olan yazarlar ve siyaseti bu işin merkezi haline getirmeye and içmiş ve bu konuda bir hayli de başarılı olmuş olan siyasiler ile birlikte düşün Türkiye futbolunun yakasından...

Düşün de; Türkiye hakemliğinin , Türkiye futbolunun ve futbolcusunun önü açılsın.