Pazar, Kasım 27, 2011

A nın KÜÇÜĞÜ ve BÜYÜĞÜ

Futbolumuzun içine girdiği şike krizinin en önemli faktörlerinden hakemler hala konunun dışında kalmakta ve oynanan oyuna direk etkileri çok açık olmasına rağmen ısrarla ve özenle korunmaya devam edilmektedir malum çevreler tarafından.

Özetle şike devam ediyor deyip ama detaya girmeyeceğim. Gerekirse ileride gerektiği ölçüde detay yazmaya hazır olduğumu da beyan etmeliyim.

Gelelim bugün Galatasaray ile Sivasspor arasında oynanan maçtaki Hakem kardeşimizin yarattığı hatta uydurduğu garabet durumun ve bunun “Maraton” programında Şansal Büyüka ve Mustafa Denizli tarafından değerlendirmesinin değerlendirilmesine. Uzun süredir iddia ettiğim ve artık ciddi ciddi taraftar bulan “Fenerbahçe’den akredide olmayan ve Galatasaray’ın dövdürülmesine alkış tutma garantisi vermeyen yorumcuların TV lerde boy gösteremeyeceği” görüşümün bir kez daha doğrulanması yine bizleri yaktı geçti.

Hakemler yine eski hakemler, MHK Başkanının değişmesinin de şikâyet edenlerin gazının alınmasından başka bir şey olmadığı bal gibi sırıttı bugün bir kez daha, maçın daha 1. dakikasından itibaren oyunla pek alakası olmayan, sadece sertlikle rakibini yıldırmaya yönelik tipik çağdışı Rıza Çalımbay futbol taktiği ile sahaya çıkmış Sivasspor, ilaveten de kaleci Borjan ve Kıvanç vasıtasıyla oyunu germek, rakibi sinirlendirmek rolü almışlar ve gereğini yapıyorlar eee hadi kabul etmemekle birlikte anlıyoruz bu çocuklarının durumunu ama rolü gereği adalet dağıtmak zorunda olan Hakeme ne demeli, çıt yok yalancıktan Kıvanç’a bir sarı kart ile durumu idare ederim zannetti.

Maçın 58. dakikası Baros ceza sahası içinde kaleci Borjan’a atıyor çalımı geçiyor ve kalecinin asla zamanla hatası ve pozisyon hatası diyemeyeceğimiz bir hareketiyle pat yerde, hakem zorla ve lütfen penaltı noktasını gösteriyor, ama kasıtlı faul ve düşürme ve gole giden adamı düşürmek gibi şartları göz ardı ederek anı kurtarıyor, tabii bu arada Lig TV yorumcusu Fenerbahçe kongre üyesi çocuğumuzu da unutmayalım hemen yapıştırıyor yorumu ve aydınlanıyoruz; “lehine en çok penaltı çalınan takım Galatasaray yine penaltı kazandı alyhine en çok penaltı çalınan Sivasspor yine penaltıdan gol yedi”, sonuç  rakip 1 kişi eksik oynamalı ama ne yorumcu çocuğumuzun ne de hakem kardeşimizin umrunda mı?

Peki; maç böyle bitse belki benim gibi birkaç kişi pozisyon üstüne gak guk edeceğiz o kadar, ama ne gezer. Oyunu ve son 10 yıldır sürekli dövdürülen Galatasaray’ın gerilmesine devam, dakika 81. bu ana kadar son derece müsamaha görmüş kaleci Borjan, gördüğü müsamahanın da cesaretiyle bu sefer ceza sahası içerisinde Galatasaraylı Engin Baytar’ı yere yıkıyor, karar kaleci Borjan’a 2. sarı kartı gösterip oyundan atmak ve Galatasaray lehine penaltı vermek yerine, oyunu devam ettirip o ana kadar doldurulmuş ve bu durumlarda tavrı bilinen Engin’in kaleciye vurması bekleniyor ve bilet kesiliyor. Penaltı kazanamadığımıza mı yanarsınız bir kişi eksik kaldığınıza mı artık sizin sorununuz. Peki; Maraton programının Büyük ve küçük A ları ne diyor bu pozisyon için “normal”, ama aynı tahrikler altında her türlü kepazeliği yapan Fenerbahçeli futbolcular söz konusu olunca aynı kıymeti kendinden menkul yorumcular ne diyorlar “yahu bu çocuklar gençtir bu kadar tahrik olursa herkesin yaptığını yaptılar maruz görmeliyiz”. Bu kadarına da pes vallahi bir de kalkıp üzerine pişkin pişkin demiyorlar mı “bu bizim görüşümüz, tüm futbolseverlerin farklı bir görüşü olabilir”, doğrudur da her futbol severin kafasına her eseni söyleyebildiği ve karşılığında çuvallar dolusu paralar aldığı TV leri yok ki. Kendinize biraz dikkat edin artık yoksa ciddi protestolarla karşılaşabilirsiniz, aaa programdan sonra oturun aranızda ne konuşursanız konuşun kimseyi ilgilendirmez o yaptığınız bir anlamda kamu görevi sakın unutmayın.

Şimdi benim Mustafa Denizli kadar futbol bilemeyeceğim açık tabii ki, kimse böyle bir değerlendirme yapmasın sakın ben onların futbol bilgisini tartışmıyorum ama futbol ahlaklarını tartışıyorum. Beyefendinin dalga geçer üslupla konuşuyor olması bazılarını hafife alıyor olması kendi problemidir tabii ki, kendine yakıştırdığı süre ve ölçüde devam edebilir.

Gelelim hakemlere şike devam ediyor görüşümüzün oluşmaması ya da var olanın pekişmemesi için de biraz siz dikkat edin… Bu maçın ardından hakem efendilerin; maçın başlama vuruşu düdüğü çalmaları dışında tek doğru kararı ise Elmander’in kırmızı kartla sahadan atılmasıdır ve ayrıca Galatasaray Kulübünü ben yönetiyor olsam bu oyuncuya ciddi ceza veririm, çünkü bir meslektaşına kasti olarak bu hareketi yapmanın hoş görülür tarafı olmamalıdır.  

Pazar, Kasım 13, 2011

MİLLİ MAÇTA HÜSRAN YARATAN ŞEYTAN
Yediği tamamında konsantrasyon eksikliğinden 3 golün ardından, bir şut pas karışımı pozisyonda topu kontrol eden Volkan'ı, kale arkasında çoğunlukla Galatasaraylı olduğu düşünülen bir grup taraftar alaycı biçimde alkışladı. Bunun üzerine milli kaleci Volkan, seyircilere adeta onları kışkırtırcasına dönerek, taraftarları kendisi de alkışla protesto etti. Volkan'ın bu hareketi üzerine taraftarlar, maçı kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüyle de büyük tepki gösterip, kendisine her top gelişinde ıslıkladı. Vay sen misin Volkan efendiyi protesto eden, kerameti kendinden menkul Şeytan (iblis) ve Fenerbahçe goygoyu Rıdvan efendi verdi veriştirdi, seyirci alkışlayınca ayıp, Volkan efendi alkışlayınca normaldir görüşünü kafamıza çakarak, hem de ne verip veriştirmek, adeta yumdu gözünü açtı ağzını; “Maç Anadolu'da oynansaydı Anadolu halkı bu takım yenilsede bunları bağrına basardı” ve “zaten bu Galatasaraylılar hep böyledir” gibi abuk subuk laflar etti. Hele birde bu stadı yaptıran insan bile yuhalandı” demez mi ki; konuyla ne alakası var da sen bu lafları ediyorsun, adam şeytanlığının (iblisliğin) yanında bir de yalaka ünvanı alacak ve yakında Hakan Şükür gibi milletvekili hayali var ya durmak yok yola devam…

Adam şeytan ya (iblis) ahlaksızca davransa bile kendi konusuyla sınırlı kalsa iyi, koptu bir defa “Türkiye ekonomik istikrar anlamında hızla yükselmiştir ama futbol olarak son yıllarda hızlı bir düşüş içine girmiştir” demez mi, zannedersiniz adam çok fazla da bilmediği ama futbol dışı marifetleriyle bir köşe başı tuttuğu futbolun üstüne gitmiş ekonomi “master”ı yapmış, yahu sus be adam. Zaten herkesin canı burnunda, kaybetmiş olmanın sıkıntısı tüm yüzlere ve konuşmalara yansımış iken son bombayı da patlatmaz mı; “ilerleyen yıllarda Milli Takımda oynayacak oyuncu bulunamaz”, hadi bakalım ne diyeceksiniz kabilinden…

Şimdi bu Şeytan’a ne demeli ki, bu terbiyesizliğini suratına neresinden başlayarak vurmalıyız; tabii ki alay etme yetkisi ve ruhsatını yapılan ihale neticesinde ömür boyu uhdesinde tutma hakkını kazanan Şeytan (iblis) Rıdvan efendiye göre; seyircinin oyuna konsantre olmayan (olamayan demiyorum) ama seyirciyi provoke etmede son derece konsantre olan Volkan ile alay edemez.

Yahu siz bu fakir ülkenin kaynaklarını; transfer, prim, kamp harcamaları ve tedavi harcamaları adı altında yıllarca, bedellerini ödeyenlerle dalga geçerek kullandınız, şimdi de eski durumunuzu yeni para kazanma durumuna tahvil etmişken ve sizleri bir şey zannedip dinleyen hatırı sayılır bir de kitle bulmuşken, adam gibi kimseyi tahrik etmeden yap işini değil mi? Hayır ne gezer… Şeytan efendi; takım kaptanı diye bir yüz karası çıkıyor; bir korner atışında ön direği savunurken seyirciye dönüyor tüm ekran başındakilerin de duyacağı şekilde “orospu evlatları” demesine ses çıkarmayacaksın, sonra zart zurt… Bir defa bu ahlaksızlık karşılığında, ses çıkarmadığın için seni protesto ediyorum, o küfürün sahibine de tüm seyirciler adına küfürün aynısını iade ediyorum…

Anlaşılır gibi değil canım yurdumda bir milletvekilinin maaşı hatta Cumhurbaşkanının maaşını tartışanlar bu zevatın maaşlarını tartışmazlar, oysa ülkede bir Cumhurbaşkanı var bu iblis benzeri binlerce var, ama ne gam…

Şeytan efendi bu ülkede senden daha iyi ne futbolcular var bilsen; sen de bal gibi biliyorsun ne kadar çok şans beklemiştir bu çocuklar ama o şans gelmemiştir. Senin gibiler oldukça da onlar ve benzerleri beklemeye devam edecektir.

Şeytan efendi, sen bir defa ahlaktan en son söz etmesi gereken adamsın, Futbolculuğunun en önemli döneminde, Fenerbahçe’ye gitmeyi kafana koymuş olmana rağmen Galatasaray’dan (Ergun Gürsoy) aldığın 500 milyonluk çekin üstüne yattın, sonra da para almana rağmen Fenerbahçe’ye gittin. Tabii ki en doğal hakkındır Fenerbahçe’ye gitmek, ama ayak oyunları yapıp rakipten çek alarak değil, gidersin adam gibi o takıma imza atarsın, olur biter, kim ne diyebilir… Ama ahlak seviyesini göstermesi açısından önemli olduğunu düşündüğüm bu davranış sana pek te güzel yakışmıştı. Ama anlaşılan bunları unuttuğumuzu düşünüyorsun, unutulmadı şeytan efendi unutulmadı.

Futbolculuğunda oynadığın futbol değil ama oynamadığın futbolun fazlaca ön planda olduğunu hepimiz dün gibi hatırlamaktayız, asla unutmadık seni parlatmaya çalışanların “yıldızları koruma kanunu” çıkarılsın diyerek adeta zatı alilerinize sahada dokunmanın bile yasaklanmasını planlamışlardı sinsice, ama olmayınca da bu sefer size dokunan futbolcuların hedef haline gelmesi için her şeyin yapıldığın da biliyoruz. Örnek mi; Trabzonspor futbolcusu Yesiç’in bir pozisyonda dokunmamasına rağmen sakatlanmış olmanı, Fenerbahçe’den akredite olmuş gazetecilerden kimse futbol kişiliğine ve dayanıklılığına bağlamamış ama mezkûr futbolcunun ülkeden kovalanmasına neden olmuşlardı.

Senin adının şeytana çıkmasını belki bir kısım futbolsever hatırlamayabilir ama biz dün gibi hatırlıyoruz, hani bir faul pozisyonunda topu hemen kullanarak bir gol attırmıştın ya, hani meslektaşlarını faka bastırarak gol attırmıştın ya. Peki, merak ettin mi; sana şeytan derken ilaveten sana nasıl sıfatları da yükledi bu dost bildiklerin…

Vallahi bak ben demiyorum TDK sözlüğü bu kelime için ne diyor; bakalım;
şeytan    a. 1. din b. Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis. 2. mec. Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse. 3. sf. mec. Çok kurnaz, uyanık (kimse).
Halk efsanelerinde ve sonraki büyük dinlerde kötülüğün simgesi. Tiyatroda bu rolu oynayanlar, bütün yanlarında korkunç yüzler bulunan deriden özel giysiler giyerlerdi.
Türk kukla tiyatrosunda kötü ruh simgesi olan tip.
Halk efsanelerinde ve Goethe'nin "Faust" adlı yapıtında "meplins topheles". Orta Çağ oyunlarında kötülüğün simgesi. Bu rolü oynayanlar, her yanında çirkin yüzler bulunan deriden giysiler giyerlerdi.

Var mı; iyi bir şey. İşte sen busun.

Sen kimsin de topluma ders verebilecek konumda zannediyorsun kendini dünyanın parasını kazanıyorsun, ruhsat mı aldın bize fırça atmak için, adama terbiyesiz derler adama ahlaksız derler…

Aslında şike soruşturması sırasında ortadan kaybolmanın nedenini açıklasan iyi edersin, yoksa bundan da mı tehdit ettirme eylemlerinden sıyırdığın gibi sıyrıldın.

Çarşamba, Kasım 09, 2011

TOROĞLU BAŞKA ÜLKELERDE OLSAYDI
Almanya Torstein
Arap Ebu el Tor 
Arnavutluk Torolosh
Belçika Torolki
Bosna Hersek Torkach
Brezilya Torinyo
Bulgaristan Torov
Çeçenistan Tormaşal
Çek Cumhuriyeti Torelek
Çin Torai
Dağıstan Toroçvili
Danimarka Torolson
Ermenistan Torolyan
Eskimo Torasshole
Finlandiya Torpink
Fransa Toroj
Gürcüstan Torovili
Hırvatistan Torolevski
Hindistan Torolanje
Hollanda Torkrijk
İran Torşems
İskoçya Torkichus
İspanya Toroles
İsrail Torgud
İsveç Torkechi
İtalya Torelli
İzlanda Torkiluss
Japonya Torohomo
Kamboçya Torokiri
Kazakistan Torkoch
Kore Torsumi
Kürt - Kırmançi Torolmerdo
Kürt - Zaza Toreşk
Latince Torinçiyus
Laz Toruşak
Litvanya Tordelyus
Macaristan Torfolosh
Moğolistan Torpusht
Moldava Torkichyus
Nijerya Toroche
Norveç Torkis
Özbekistan Torbogk
Papau Yeni Gine Torkinos
Polonya Torkodosh
Portekiz Torpero
Romanya Torolesku
Rusya Torolov
Sibirya Torçanka
Slovakya Torlesku
Tayland Torpich
Türkmenistan Torbeg
Ukrayna Tordanos
Yunanistan Torolaki
Zulu Toru
Kızılderi Tortop