Cuma, Temmuz 22, 2011


AYKUT KOCAMAN: “ FENERBAHÇE’Yİ BIRAKIN TRABZON’A BAKIN”

Fenerbahçe’nin 2010-2011 sezonundaki teknik direktörü Aykut Kocaman ilk yarı sonunda işler iyi gitmeyince buyurdu: “Herkes Fenerbahçe’yi konuşuyor, siz bırakın Fenerbahçe’yi asıl Trabzon’a bakın” dedi ya şimdi anlaşılıyor ki bize bakmayın biz serbest vaziyette çalışalım, siz Trabzon’a yoğunlaşın, siz Trabzon’u mercek altına alın ve inceleyin, Siz Trabzon ile meşgul olun da biz işimize bakalım denmek istenmiş sanki…

Evet, Aykut Kocaman Bey, aynen sizin dediğiniz gibi yaptık ve medyanın önemlileri de aynısını yaptılar size değil de Trabzon’a baktılar, ama sonuç ortada işte… Evet, ne kastettiğinizi şimdi anlıyor gibiyiz,… Peki, neden “futbol sahada oynanmalıdır” iddiasını dillendireceksiniz sonra gözlerin başka tarafa çevrildiği anda “sürmenin gözden çekip alınmasına” alkış tutacaksınız. Hani siz futbolculuğunuz döneminde Trabzon da kazandığınız ve şampiyon olduğunuz maçtan sonra “tribünlere oynayarak” çokta anlamlı laflar ettiğiniz görünümü yaratma niyetiniz kimilerimiz için çok sırıtmasına rağmen toplumun önemli bir kesimince alkışlanmış idi, sanki siz emeğe çok saygılısınız ama ne yapılabilir ki ancak bir takım şampiyon olacak görüşünüzün altı çizilmişti. Peki, kazanmış olmanın yarattığı kibirin örtülmüş-gizli saygısızlığımıdır ki, o dönemde kazanırken alçakgönüllü şimdi de kaybederken saldırgan olunması, ne dersiniz.

Evet, Aykut Kocaman Bey, söylenenler doğruysa ki istemezdim ama doğru gibi görünüyor ne yazık ki, diğer rakiplerinizin emeğini görmezden gelerek, teğet geçerek yaptığınız konuşmanızda muhtemel emek hırsızlığının yaratmış olması gereken sıkıntının emaresi okunmuyordu yüzünüzden tam tersine kibirinizin teslim aldığı ruh halinizle anlamsız bir dolu laf ettiniz ve dışınızdaki herkesi hedef tahtasına oturttunuz, siz temiz ama herkes kirli havası yarattınız, pes artık… Yok rakiplerinizi ezmişsiniz, yok maçlarda şike görüntüsü olup olmadığını TFF Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Tanman maçlarınızı izlesinmiş de şike olmadığını görsünmüş yok siz ona güveniyormuşsunuz, laf laf… Aykut Kocaman Bey, diğer takımlar size teslim olmuşlar, yapıldığı iddia edilen girişimler neticesinde karşı takım “laf ola kabilinden” oynamış, gol atmış ama siz bize başka hikâyeler anlatıyorsunuz. Peki şimdi TFF nin küme düşürme cezasına karşı olmak adına hemen alel acele basın toplantısı yapıp sümme haşa, zinhar kabilinden biz bileğimizin hakkıyla şampiyon olduk deyip hala başkalarını hedefe koymak yerine susup bekleseydiniz de bakalım yargıdan nasıl bir şey çıkacak deseydiniz olmaz mı idi? Peki, Aykut Kocaman Bey insanların sokağa dökülmesine neden olabilecek konuşmalar yaparken, hiç düşünmediniz mi bu insanlar toplu hareket ederken farklı bir psikoloji ile güvenlik güçleri ile dövüşecekler, dayak yiyecekler, kendilerine gaz sıkılacak… Ama ne gam kimsenin bunlar umurunda değil, maksat sadece kendilerinin haklı görülmesi… Aykut Kocaman Bey siz dua edin de İstanbulspor Teknik Direktörlüğü yaptığınız dönemdeki Fenerbahçe’ye karşı nasıl mücadele ettiğiniz ve bunların taa Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarına yansımaları tekrar ortaya atılıp, kariyerinize bir çizik daha yeniden atılmaz.

Gerçi Fenerbahçe Cumhuriyetinde bu işler böyle yürür işte, hatırlanacaktır, bir tarihte Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye geçen ünlü bir futbolcuları otomobil kaçaklığından gözaltına alınınca hemen sokaklara dökülüp, “ ….u’ya özgürlük” diye pankartlar açarak yürümüşler ve gözaltı işini protesto etmişlerdir. Ne yapacaksınız gelenek devam ediyor.

Şimdi biraz da; “şimdi birlik olma dönemi” çağrılarını sürekli seslendiren zevata değinelim, Allahaşkına nasıl bir birlikten bahsediyorsunuz, bu birlik kime karşı olacak, bu birlik ne için mücadele edecek bunları da açıklamaları gerekmektedir. Acaba şöyle mi deniyor, birlik olalım bu işi kapatalım, ama bundan sonra da bir sakat durum olmasın, yoksa birlik olalım da masa başı maç oyunları devam mı etsin, ne diyorsunuz, bırakın karnınızdan konuşmayı. Birde “kardeşim ligin son 40 yılına bakılsın” diye direten bir zevat var, bunlar da bu işin sulandırılıp şimdiki suçüstünün kapatılmasını gizliden gizliye hedeflemektedirler, ne demek kardeşim son 40 yıl, işte şimdi yakalananlar var diye diretenlere kızmaktadırlar. Bunun Polisin radarına hızlı giderken yakalanan sürücünün “ya kardeşim herkes burada bu limitleri aşıyor siz sadece bana ceza kesiyorsunuz olmaz herkese kesin” demesi gibi bir şey, sen yakalanmışsın işte, sus biraz da ortalık durulsun ilgililer de görevlerini yapsınlar, hayır, hukuk diye belletilen sesi çok çıkanın kazandığı düzen anlaşılınca işte böyle olur bu düzen. Bir de cemaat lafını bu salataya doğradılar ki konu tam sulansın diye, çok da anlaşılır görünmüyor, sanki cemaatlere karşı imiş gibi gösteriliyor bu şike iddiası ile suçlananlar, yahu kardeşim onlar cemaatle iç içeler, peki kim diyebilir Bülent Uyguın’un cemaatten biri olmadığını, bırakın Allahaşkına bu beyhude çabaları. Bunlar mı cemaate karşılar, güldürmeyin kargaları…

Bu eksik midir derseniz bence evet, eğer Futbol dünyası arınacaksa hem de çok eksik, nerede tetikçi hakemler, nerede futbol dünyasının iddiacı mafya üyeleri, nerede şikeci eski MHK başkanı ve üyeleri, nerede daha önceleri şikeye adı karışmış TFF başkanı ve yöneticileri vs. vs.

Şimdi bakıyorum da TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar sanki oraya bu soruşturmalar olacak ve bu biliniyormuş da salt bu neden ve misyonla bu göreve getirilmiş görüntüsü veriyor, yok savcılık kanıt göstermemişte yok iddianameyi bekleyeceğiz de, bu lafların neresinden başlayıp neresine ne demek gerek tam dumur hali vallahi… Yahu kardeşim bu savcılık bu soruşturmanın her satırını yandaş basına sızdırıyor da sana göstermiyorsa bu daha vahim ve behemehâl istifa gerektirir, yahu sen nufüs müdürlüğünden oraya giden bir nufüs memuru musun ki, sana kanıtları göstermiyorlar, geçin bunları bir kalem. Aaa bak biz bu kanıtlara inanmıyoruz bunlar uyduruk diyorsanız bunu anlarım ama bilahare de kalkıp iddianameyi bekleyip ona göre karar vereceğiz derseniz Allah muhafaza daha komik duruma düşersiniz ki durumunuz tam da bu durumdur. Ya da çıkın açıklayın da biz bunları halı altına süpürme görevi ve misyonu ile geldik deyin de olsun, bu dayanılmaz ve yutulmaz çelişkileri görmediğinizi görmediğimizi mi zannediyorsunuz.

Kardeşim şike girişimi bile küme düşmeyi gerektirir kuralını ben mi koydum? Böyle bir kural yok mu yoksa? Bırakın bu ekonomik değer yitimi gazlarını, ayıp oluyor? Kanunlarda (hukuk demiyorum) böyle mi öngörülüyor şike, bu takım düşürülürse ekonomik değer kaybı çok olacak deyip vazgeç, bu takım düşürülürse ekonomik değer kaybı çok olmaz düşürebiliriz de, öyle mi? Siz alemi aptal mı sanıyorsunuz? Bu ülkede aptal olmayan bir kesim de var, sakın unutmayın bunu…

Bırakın bu 25 milyon seyircisi var bu takımın, düşürülemez muhabbetini de acilen, yoksa çok taraftarı olan daha mı eşit kanunlara göre, nedir bu durum, ne yapmak istiyorsunuz? Bırakın bu karından konuşma durumlarını… Neresinden bakarsanız bakın bu bir tuz kokmuştur vaziyetidir ve bu duruma getirenlere yuh olsun demek gerekmektedir, hem de kim olursa olsun…

Bu vesileyle taraftar guruplarından taraftarı olduğum ÇARŞI GRUBUNA herkesin tek tek bir teşekkür etmesi gerektiğini düşünüyorum, bu şike ahlaksızlığına karşı onurlu çıkışları için… ÇARŞI ŞİKEYE KARŞI, BEN DE…