Salı, Mart 18, 2008

Sn. Serdar AKBIYIK;

30.05.2007 tarihinde yazdığınız yazı da; “Türkiye’de hiçbir şey gözüktüğü gibi değil. Mesela Fenerbahçe sürekli rakipleri tarafından siyasi yönetimlerce kayırılmakla suçlanır” diye buyurmuşsunuz. Bunun nedeni olarakta “Aslında bunun altında yatan Atatürk’ün Fenerbahçeli olması ve Kurtuluş savaşı sonrası milliyetçi dengelerin Fenerbahçe’ye duydukları sevgidir” demişsiniz. İlaveten “1950’lerde Demokrat Parti zamanında Fenerbahçe hiçbir mal ve mülk edinememiştir. Hatta Saraçoğlu sayesinde kulübün satın aldığı Fenerbahçe sahasına bir stat bile yapılamamıştır. Üstelik dönemin başbakanı Menderes’in verdiği bütün sözlere rağmen“ diye devam ederek de yumurtlamaya devam etmişsiniz. Ve “Peki o dönemde Galatasaray neler elde etmiştir“ diye de başlayarak maşallah elinize sağlık; acaba bütün bunlar “hastalıklı kafanızın olmasından mı” yada “okuduklarını anlayamamaktan mı” yada “sadece GS düşmanlığınızın sürekli sizi dürtmesinden mi” yada “gazetecilik yapabilmenizi sadece ve sadece FB li birilerinin himmetine mi borçlusunuz” bilemem ama ve eğer bu hastalıklı fikirlerinizi nelerin karşılığı temin ettiğiniz bizce çok net bir biçimde bilinen; gazete köşenizde yazmamış olsaydınız, yani evinizde 23 nisan çocukları gibi bir sandalye üstüne çıkıp ailenize söyleseydiniz yada hamamda türkü çığırma faslından sayılacak banyo yaparken seslendirmiş olsaydınız bizi hiç ilgilendirmezdi şüphesiz duymadığımız için ama; gerçekten düşmanlık düzeyinde yaptığınız bu işler artık size bir cevap yazmamı gerektirdi. Hele hele “köpeksiz köyde değneksiz gezmek kabilinden” lafa benzeyip benzemediği de belli olmayan bir şekilde “Fenerbahçe Burnu'ndaki bir arsa Galatasaray’a tahsis edilmiştir. Galatasaray’ın ezeli rakibinin hemen yanındaki arsaya sahip olmak istemesi bile manidardır. Hangi güçle buraya sahip olmuştur? Biraz dürüst olanlar buna cevap versin” diye yazınca artık sizin hastalıklı beyninizin kontrol edemediği ve açıkçası ne karıştırması gerektiği de belli olan ama maalesef kalem karıştıran elinizin düşmanlık kusmukları karşısında size birinin dur demesi ve dersinizi sizin kullandığınız dille vermesinin zamanı geldi de geçti herhalde.
Siz kim oluyorsunuzda dürüstlükten bahsediyorsunuz? Sizin böyle bir hakkınızn olmadığının tekzibi; himmet ve şefkat gösteren Aziz Abilerinizin sayesinde gazetecilik yapıyor olmanızdır. Sizin elinize tutuşturuyorlar yazıyı, sizde bunu anlayabilecek ve tartabilecek izandan vareste tutulduğunuzdan bu tutuşturulan yazının önemli birşey olduğunu zannediyorsunuz. Peki dürüst adam tarifine sizin bu çalışma tarzınız uyuyormu?
Peki bay Akbıyık; hadi diyelim yukarıdakiler de hezeyan; hadi diyelim ki 70 li yıllarda futbolcu kaçırmak için hava kuvvetlerinin FB ye tahsis ettiği uçak kullanımlarını da bilmiyorsunuz, hadi diyelim ki şike üstü yakalanan; hemde 3 defa, tek türk takımı olmasını da bütün belgelere rağmen görmezden geliyorsunuz,
Peki; “Finans merkezi olarak planlanan Ataşehir'de, Kadıköy Belediyesi'nin payına düşen 58 dönüm arazi F.Bahçe'ye hibe edildi” haberi üzerine birşey demiyecekmisiniz, “Böylece ilk 8 yıl 64-80 milyon dolar arasında, sonraki 6 yıl da 138-150 milyon dolar gelir sağlanacak. Böylece kulübün yapacağı alışveriş merkezindeki mağaza, restoran ve cafe-barların kiraları ile spor salonundaki loca ve bilet gelirlerinden 14 yılda 202-230 milyon dolar arasında gelir elde edilecek. Bu rakama 58 dönümlük bir araziyi de hibe olarak aldığı eklenirse (bölgede alışveriş merkezi için 1 dönüm arazi bedeli 2 milyon YTL olacağı belirtiliyor) toplam 116 milyon YTL'lik (yaklaşık 100 milyon dolar) bir gelir sağlanacak. Bu durumda F.Bahçe, Kadıköy Belediyesi'nin jestiyle kabaca 300 milyon dolarlık bir gelire de sahip olacak” konusunda 2 laf etmek gibi bir niyetiniz de mi yok? Acaba bu konuya değinebilmek için size izin verecekler mi Aziz Abileriniz? Yoksa bu konuda da bu güne kadar tarafınıza yapılan tekzipler ve düzeltmeler karşısında “dut yemiş öküz*” tavrınızı mı göstereceksiniz? Acaba GS nin seyrantepe projesine karşı ciyakladığınızın yarısı kadar da mı bu konuşamayacaksınız? Evet söyleyin bakalım; eğer bunları yapmayacaksanız da biz bundan sonra size aynen s size hakaret etmek için tahsis edilen köşenizdekilere benzer şekilde ve hatta daha da ağır sözler edebilme hak ve ruhsatına sahip olacağımızı biliniz.
Ve son söz olarak ta; bu ülkede tüm takımların formaları kutsaldır ve bu takımlarda oynayan tüm futbolcular en azından profesyonellikleri gereği de olsa bu formaları takımlarının aşkı ile taşırlar, bu konuda size tavsiyem asla aklınızın yetmediği konularda da laf etmeyin.

LAF; LAFI EDENİN DE ADAMLIĞININ SEVİYESİNİ GÖSTERİR.



* bu sözün aslı neydi tam hatırlayamadım aklımda kaldığı kadarı ile yazıyorum ama bu konuda bir hatada yapmışsam da şimdiden özür dilerim

Hiç yorum yok: