KİME NE BORCUNUZ VAR, TOROĞLU - 2
Sn. Toroğlu;
Denizlispor – Galatasaray müsabakası için “Maraton” programında önünüzü de sınırsız şekilde açan Sn. Şansal Büyüka sayesinde yine incilerinizi döktürmeye devam ettiniz.
Bu kadar sığ ve izleyenleri aptal yerine koyan (hani onların maalesef %92 si de öyledir yaa) yorumlarını artık kimler dinliyor ve değer veriyor bilmiyorum. Ama bildiğim ve emin olduğum ve hatta daha önceleri de tüm detaylarını yazdığım ve Galatasaray’a transferinin son anda iptal edilmesi nedeni ile sürekli kin kustuğun (Fatih Terim’den; rivayet o ki yediğin dayaktan sonra suskunluk geçirdiğin dönem hariç) ve sürekli kendince bulduğun en küçücük fırsatta dahi hayatın boyunca hiç birşey olamamış olmanın ezikliği ile GALATASARAY!a saldırdığın aşikardır. (aman bana önemli bir futbolcu, hakem ve yorumcu olduğunu falan da söyleme, bende en az senin kadar hıyardan anlarım)
Şimdi; sen kalkıp o sığ değerlendirmen ile (aslında seni kaale alan büyük bir sığ değerlendirmeden hoşlanan kesim sayesinde oradasın) Bouzid’in topa bakmadığını, rakibini kolladığını ve hareketin penaltı olarak değerlendirildiğinde kimsenin itiraz etmemesi gerektiğini söylüyorsun ya; aynı maç içinde aynı şekilde ve şiddette ve sadece ve sadece topa bakarken Ümit Karan’a yapılan hareketin ise hakemi aldatma yolu ile alınmış penaltı diyorsun ya, artık sana pes demek gerek. Yahu Erman; koca adam oldun ama hala bu huyundan vazgeçmedin; her 2 hareketteki her 2 kişide tamamen topla ilgilenirken birbirlerine güç uyguluyorlar, bunun birine penaltı veren hakem diğerinede vermek zorundadır, hani sen hakemlerin standart karar vermelerinden yana idin ne oldu da 45 dakika içinde birbirinin benzeri 2 hareketi bile artık aynı şekilde değerlendir(e)miyorsun, oysa “adam gibi adama” yakışan şey; bu birbirine benzeyen 2 hareketinde ya penaltı olduğu yada ikisininde penaltı olmadığı yönünde olması gerekirken sen yine yukarıda gerekçesini yazdığım kinini kusuyorsun. Saplantının ve psikolojinin arka planı ve fonu Galatasaray düşmanlığı olursa işte bir adamın yapabileceği şey budur. Aslında sana dersini vermeyen, haddini bildirmeyen Galatasaray yönetiminin de kusuru var işlerin bu noktaya gelişinde. Diğer taraftan Fenerbahçe yönetimi ile olan sıkıfıkılığında ayrıca bizzatihi senin açıklamaların ile birlikte değerlendirmeye muhtaç olduğuda açıktır.
Sen şimdi; 19.04.2007 tarihinde www.spordaalternatif.blogspot.com da seninle ilgili yazdığım;
“Hani bu son söylediğimden çok rahatsız olabilirsiniz ama geçmişte Gürcistan’da yaşadığınız ve miktar küçüklüğü nedeni ile de ihbarda bulunduğunuz konu hala en azından bizim hafızalarımızda çok tazedir. Kısa bir hatırlatma da buna yapalım isterseniz; FİFA hakemi olarak Gürcistan'a, Gürcistan-İrlanda maçına gitmiştiniz. Belçikalı gözlemci ile yemek yemiş ve otele dinlenmeye giderken, şöför Gürcü kardeş size dört adet zarf veriyor ve sizde zarfları ses çıkarmadan alıyorsunuz (oysa TV lerdeki delikanlılığınıza bakınca sanki yapmanız gerekenin adama zarfı içine bakmadan fırlatmanız olduğu anlaşılıyor) ve Otele gelince açıp bakıyorsunuz size 5 bin dolar diğerlerine 4 er bin dolar veriliyor işte o anda kan beyninize sıçrıyor ve bu miktara çok bozuluyorsunuz, tabii ki haklısınız rutinlere aykırı birşey ama Gürcistan’da olduğunuzu unutuyorsunuz ve eğer bilseniz ki Gürcistan’da bu miktar bir servettir daha serinkanlı olurdunuz. (Alışkanlıklarınız gereği çok küçük tabii ki). Yıllar sonra Gürcistan’da bulunduğum sürede sizinle bu konuda temas eden insanlarla tanışma fırsatım oldu ve konuyu birde onların ağzından dinledim; ısrarla diyor ki “zarfı neden ben verdiğiminde hemen elinin tersi ile itelemedi de aldı sanki ben zarfın içinde kendisine oda anahtarımı verdiğimi mi zannetti de aldı”. Sn. Toroğlu; bu 2 konuda da, topluma gerçekçi ve mantıklı açıklama yapmak zorundasınız ki hakkınızda ki dedikodulara bir son verilsin, ama ben eminim ki siz yine TV deki “ben ne söylersem söyleyeyim nasıl olsa kimsenin cevap hakkı yok” tavrınızı sürdüreceksiniz.”
Gerçekten bu zarfları alırken içinde ne var zannettin; allahaşkına.
Sn. Toroğlu;
Denizlispor – Galatasaray müsabakası için “Maraton” programında önünüzü de sınırsız şekilde açan Sn. Şansal Büyüka sayesinde yine incilerinizi döktürmeye devam ettiniz.
Bu kadar sığ ve izleyenleri aptal yerine koyan (hani onların maalesef %92 si de öyledir yaa) yorumlarını artık kimler dinliyor ve değer veriyor bilmiyorum. Ama bildiğim ve emin olduğum ve hatta daha önceleri de tüm detaylarını yazdığım ve Galatasaray’a transferinin son anda iptal edilmesi nedeni ile sürekli kin kustuğun (Fatih Terim’den; rivayet o ki yediğin dayaktan sonra suskunluk geçirdiğin dönem hariç) ve sürekli kendince bulduğun en küçücük fırsatta dahi hayatın boyunca hiç birşey olamamış olmanın ezikliği ile GALATASARAY!a saldırdığın aşikardır. (aman bana önemli bir futbolcu, hakem ve yorumcu olduğunu falan da söyleme, bende en az senin kadar hıyardan anlarım)
Şimdi; sen kalkıp o sığ değerlendirmen ile (aslında seni kaale alan büyük bir sığ değerlendirmeden hoşlanan kesim sayesinde oradasın) Bouzid’in topa bakmadığını, rakibini kolladığını ve hareketin penaltı olarak değerlendirildiğinde kimsenin itiraz etmemesi gerektiğini söylüyorsun ya; aynı maç içinde aynı şekilde ve şiddette ve sadece ve sadece topa bakarken Ümit Karan’a yapılan hareketin ise hakemi aldatma yolu ile alınmış penaltı diyorsun ya, artık sana pes demek gerek. Yahu Erman; koca adam oldun ama hala bu huyundan vazgeçmedin; her 2 hareketteki her 2 kişide tamamen topla ilgilenirken birbirlerine güç uyguluyorlar, bunun birine penaltı veren hakem diğerinede vermek zorundadır, hani sen hakemlerin standart karar vermelerinden yana idin ne oldu da 45 dakika içinde birbirinin benzeri 2 hareketi bile artık aynı şekilde değerlendir(e)miyorsun, oysa “adam gibi adama” yakışan şey; bu birbirine benzeyen 2 hareketinde ya penaltı olduğu yada ikisininde penaltı olmadığı yönünde olması gerekirken sen yine yukarıda gerekçesini yazdığım kinini kusuyorsun. Saplantının ve psikolojinin arka planı ve fonu Galatasaray düşmanlığı olursa işte bir adamın yapabileceği şey budur. Aslında sana dersini vermeyen, haddini bildirmeyen Galatasaray yönetiminin de kusuru var işlerin bu noktaya gelişinde. Diğer taraftan Fenerbahçe yönetimi ile olan sıkıfıkılığında ayrıca bizzatihi senin açıklamaların ile birlikte değerlendirmeye muhtaç olduğuda açıktır.
Sen şimdi; 19.04.2007 tarihinde www.spordaalternatif.blogspot.com da seninle ilgili yazdığım;
“Hani bu son söylediğimden çok rahatsız olabilirsiniz ama geçmişte Gürcistan’da yaşadığınız ve miktar küçüklüğü nedeni ile de ihbarda bulunduğunuz konu hala en azından bizim hafızalarımızda çok tazedir. Kısa bir hatırlatma da buna yapalım isterseniz; FİFA hakemi olarak Gürcistan'a, Gürcistan-İrlanda maçına gitmiştiniz. Belçikalı gözlemci ile yemek yemiş ve otele dinlenmeye giderken, şöför Gürcü kardeş size dört adet zarf veriyor ve sizde zarfları ses çıkarmadan alıyorsunuz (oysa TV lerdeki delikanlılığınıza bakınca sanki yapmanız gerekenin adama zarfı içine bakmadan fırlatmanız olduğu anlaşılıyor) ve Otele gelince açıp bakıyorsunuz size 5 bin dolar diğerlerine 4 er bin dolar veriliyor işte o anda kan beyninize sıçrıyor ve bu miktara çok bozuluyorsunuz, tabii ki haklısınız rutinlere aykırı birşey ama Gürcistan’da olduğunuzu unutuyorsunuz ve eğer bilseniz ki Gürcistan’da bu miktar bir servettir daha serinkanlı olurdunuz. (Alışkanlıklarınız gereği çok küçük tabii ki). Yıllar sonra Gürcistan’da bulunduğum sürede sizinle bu konuda temas eden insanlarla tanışma fırsatım oldu ve konuyu birde onların ağzından dinledim; ısrarla diyor ki “zarfı neden ben verdiğiminde hemen elinin tersi ile itelemedi de aldı sanki ben zarfın içinde kendisine oda anahtarımı verdiğimi mi zannetti de aldı”. Sn. Toroğlu; bu 2 konuda da, topluma gerçekçi ve mantıklı açıklama yapmak zorundasınız ki hakkınızda ki dedikodulara bir son verilsin, ama ben eminim ki siz yine TV deki “ben ne söylersem söyleyeyim nasıl olsa kimsenin cevap hakkı yok” tavrınızı sürdüreceksiniz.”
Gerçekten bu zarfları alırken içinde ne var zannettin; allahaşkına.