BU İŞİ EN İYİ MÜTEAHHİTLER BİLİR-2
“BU İŞİ EN İYİ MÜTEAHHİTLER BİLİR” yazımı; “Yazıma konu olmasını planladığım 25.10.2009 tarihinde tüm maskaralıkları ve şaklabanlıkları ile oynanan Fenerbahçe-Galatasaray komedisini sonraki yazıma bırakıyorum” diyerek sonlandırmış idim. Bu konuda yazılacak çok şey var şüphesiz her iki takımın çalışmalarını maça yansıtmışlıklarının değerlendirilmesi adına; Fenerbahçe, Galatasaray’ı iyi etüd etmiş, Kazım’ı tek ve parçalayıcı santrfor oynatmış, yok kanatları ikili ve kademe anlayışı çok üst seviyede olan futbolcularla kapamış, oyunun her iki yönüne hem savunma hem de hücuma uygun olarak ta kanatları çok başarılı kullanmış, sonuçta 10 yıldır yaptığını tekrarlamıştır vs. vs. Galatasaray ise; sürekli istatistiklere ve sürekli yan ve geri pas yaparak oynayan bir savunma hattı, topu golün olacağı bölgeye taşınması gereğini unutmuş, futbolu da mehter marşı ile oynayan ama yaklaşık 4 el freni görevi yapan üstüne üstlük her topu kaptıran orta saha ile oynayan bir oyun tutturmuş ve sonuçta yenilmiş. Şimdi bunun üstüne her isteyen; ister kısa, isteyen yüzlerce sayfa tutacak, futbol gerekleri ve geyikleri yapabilir, yok efendim hızlı hücummuş, yok efendim kademeli ve kontrollü savunmaymış, yok efendim 4-4-2 imiş, yok efendim 4-5-1 imiş, yok efendim futbolun gerek ve kurallarını Fenerbahçe daha iyi uyguladı vs. vs.
Böylesi bir yaklaşım, davranış, değerlendirme, sonuçlandırma ve kabullenme içinde; ahlak ve etik, fairplay kuralları ve en önemlisi de Türkiye Futbol Federasyon’u kararları ayaklar altına alınmış, çiğnenmiş ne gam, kimin umurunda FENERBAHÇE CUMHURİYETİ malı götürmüş ya, yeter.
İşte tam da burada; Prof. Dr. Müteahhitler devreye giriyor, müteahhitlik eyler iken edinip te kullandıkları, kafa-kol, ayarlama ya da yuvarlamalarla; “mezkur meslek erbaplarının en mahir, en yetenekli, ellerinin-kollarının en uzun olduğu, en cesur, en korkusuz temsilcilerinin yine en iyi becerebildiği konu ise, insanı hayrete düşürecek ölçüde, devletin yetkili ve ilgili kurumlarının ihalelerini kimlerin kazanacaklarını, ağırlıklı olarak ihale gününden bir ya da birkaç gün önceden tespit edebilmeleridir. Bu uğurda gerekli olan her türlü; organizasyon, örgütlenme ve mobilize olma hak ve yetkisi kendilerinden menkul olup, düzenlenen seferberlik adına gerekli atış ve ateş gücüne bağlı olarak ta başarı liginde sıralanmaktadırlar. Hele ihalesi yapılan bu taahhüt konusu işler sözleşme sonrası bir de avans bahşediyorsa kazananlarına siz seyreyleyin çümbüşü, bu uğurda elden, ayaktan, cüzdandan ve kabzadan hiçbir şey eksik edilmez, ama illaki de karar vericiler kutlamaların asıl oğlanıdırlar.” (yazımın 1. bölümü) gereği ve mucibince; konumuzun bu bölümünde de; Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem komitesi, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Tahkim kurulu ve de özellikle Medya üzerinde, müteahhitlikte edindikleri becerileri uygulayarak başarıya ulaşmaktadırlar; herhalde, gerçi bunun böyle olmasını ne arzu eder ne de umarız ama veriler maalesef böyle düşünmemizi sağlayacak yönde.
Konunun cılkını çıkarmak için elinden geleni yapan medya tutturmuş bir; “KADIKÖY atmosferinde bacağı titreyen bir futbolcular” masalı gidiyor, anlamak mümkün değil büyük bir çoğunluğu futbolcu eskisi, eğitimsiz oldukları bir kesinde ilaveten öğretimleri de “mahalle mektebi” düzeyini aşamamış ama adamları bir dinle abuk subuk mimiklerine ilaveten kasım kasım kasınarak; “fobi”, “korku” ile “büyük baskı altında insan davranışları” üzerine doktora yapmış adam edasıyla ve her biri sosyal psikolojinin üstad-ı keremi rollerinde, inanılmaz ve ne yazık ki katlanılmaz durum. (konunun öğretim ve eğitim tarafını tamamlamış ya da haddini bilen futbolcu eskilerini çok az olsalar da saygıyla tenzih ediyorum) Yahu Allahaşkına; Fenerbahçe’nin gecekondu stadına gelene kadar bu adamların nerede ise tamamı; Wembley, Elland Road, Maracana, Nou Camp, Santiago Bernabeu, Giuseppe Meazza, Roma olimpiyat Stadı, Stade de France gibi stadlarda oynamışlar ayakları titrememiş, Manchester United FC, FC Bayern Münich, Liverpool FC, Real Madrit, Milan FC, Roma FC, Paris Saint Germain FC, Barcelona FC, Atletico Madrit gibi dünya çapında takımlarda ya da onlara karşı futbol oynamışlar ayakları titrememiş ama gelmişler Fenerbahçe’ye karşı ayakları titremiş, “tuzlayayım da kokmayasınız”. Hani bu işkembeyi kübradan atışlarını evlerinde çoluk-çocuk otururken yapsalar kendi ailelerinden başkasına zarar vermeyecekler ama bunlar eğitim-öğretim seviyesi yeterince yüksek olmayan milletimize 7 gün 10 saat esası ve ulusal çapta yayın yapan yaklaşık 50 TV kanalında sınırsız ve fütursuzca hitap edince ortalık karışıyor, tüm hafta boyunca yani maçın ikincisine kadar sürmek kaydı ile tüm kahvehanelerde, ofislerde, fabrikalarda ve restoranlarda; “yandı gülüm keten helva”. Kaybolan işe mi yanarsın yoksa gereksiz sinirlenmeler neticesinde kırılan kalplere mi yanarsın, gereksiz kavga ve küfürleşmelere mi yanarsın, artık gel de karar ver.
Peki konu bu kadarla sınırlı kalabiliyor mu? Nerde…
Hemen TFF nin tüm kurulları ve kurumları devreye giriyor; başlangıç olarak ta hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın başkanlığında Galatasaray’ı ve maçı kim en iyi ve en uygun biçimde katleder ve hedeflendiği gibi bitirir; tabii ki Bünyamin Gezer, hakem görevi (!!!) verilmiş bu zat, zannedersiniz ki Galatasaray karşısına değil de, Taksim Meydanı’na 1 mayıs kutlamaya gelmiş ayaktakımlarının karşısına çıkmış ta ver ha ver ayaktakımı dövecek. Bütün maç boyunca; daha önceleri bugüne hazırlık olsun diye idmanı yapılmış vaziyette, Akşam gazetesinde “hangi hakem hangi takımı tutuyor” diye hazırlanan haber mucibince, hatırlanacağı üzere burada Galatasaraylı hakemlerin başına, Bünyamin Gezer yazarak herkesi yanıltıp durumu ta o günlerden ayarlamışlardır, tıpkı yıllar önce hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın da Galatasaraylı olduğu sızdırılıp sanki Fenerbahçeli olduğunu bilmiyormuşuz gibi yanıltma sağlayarak, hakemliği süresince Galatasaray’ı perişan etmiş idi.
Maçı anlatan Fenerbahçe taraftarı yayıncı kuruluşun 2 Melihinden biri “hakemin başına cisim geldi/düştü” diyerek sanki bu cisim uzay cismiydi de uzaydan geldi edası ile konuşarak durumu taraftarlığına uygun bir şekilde yumuşatmaya çalışıp, “eee bunlar her stadta oluyor fazla büyütmeye gerek yok” diyerek bu tür davranışların normal olarak görülmesi için elinden geleni yapmaktaydı. Tıpkı kendisini burada görevlendiren ağabeyleri gibi; Fenerbahçe’ye bağlılığını gizleyemiyordu.
“Yalan ne kadar büyükse inanan o kadar çok olur” demişti ya propagandanın profesörü Faşist Goebbels ama bunlar bu durumu daha da geliştirip daha veciz hale getirerek "bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar” ordinaryüslüklerini ilan etmişlerdir.
İşte görüldü, Bünyamin Gezer, nasıl bir Galatasaraylıdır, bu kadar olay olması nedeniyle oynatmaması gereken maçı oynattı, Arda’ya Galatasaray düşmanlığı ta Sivasspor’dan beri devam eden Blica denilen sokak kabadayısının maçın başlamasına 45 dakika kala Arda ve Aydın’a yaptığı darplar (aslında polis olarak bunu Bünyamin Gezerden daha iyi kim bilebilir acaba) yeterli değilmiş gibi oyun içinde yaptığı faul ve sportmenliğe aykırı davranışlara göz yumması bir yana neredeyse böyle yapması için cesaret vermiş, Müteahhit Aziz Yıldırım’ın ve Narkomanlığı yüzünden uzunca bir süre iş bulamamış Daum’un Cristian Baroni’ye özel taktik vererek ortalığı karıştırmak üzere motive etmesi, Lugano için zaten söylenecek bir şey yok; durmuyor çocuk yola devam ediyor, Kazım’ın nerede ise tekme tokat her hareketinin faul olmasına göz yumuyor, Emre efendi tarak kemiği kıracak kadar sert oynuyor ama Bünyamin Gezer için ne gam, Carlos’un itiraf ettiği üzere Vederson’un yardım ve yataklığı ile Keita’nın her pozisyonda tekme tokat, kene gibi yapışarak sarılmalarını seyretti ya da göz yumdu, Carlos’a da kırmızı kart göstermesi gerekirdi Keita’nın yanında ama ne keder, Fenerbahçe’nin 1. golü offside ama ne var bunda adamın aldığı talimat bu (galiba), Penaltı uyduruk penaltı peki sen Galatasaray’lı olsan tıpkısına yakın benzer pozisyonda Nonda’ya gösterdiğin gibi sarı kart göstermezmiydin Alex efendiye, bu listeyi uzatmak mümkün çünkü Fenerbahçeliler gördükleri müsamaha neticesinde ellerinden ne düşmanlık geliyorsa yapıyor ve Fenerbahçeli Bünyamin gezer seyrediyor. Tam bir rezalet…
Bünyamin Gezer’in bir soru üzerine söylediği ruhunun ya da başka yerinin rengini ele veriyor ama kimin umrunda; ne buyuruyor Polis Bünyamin Gezer; “evet sahaya cisimler atılıyordu ama bize değildi” yani Galatasaraylı futbolculara atılabilir hatta atılmalıdır, peki başka ne diyor hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan abisinin atadığı Bünyamin Gezer; “50 bin kiyi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak, camlar çerceveler indirilecek” hani adam sanki hakem değil de başka bir şey, yahu be adam; polis bile talimata aykırı durumda bütün Taksim’in camı çerçevesinin kırılmasını göze alıyor, sana ne bunlardan sen kuralı uygulasana; ne karar almıştı, Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu “maçtan evvel yaralanan bir hakem olursa maça başlamama kararı almıştı ve hakemlere iletmişlerdi” hadi diyelim o gerilimli anlarda Bünyamin Gezer bunu hatırlamadı ya da hatırlamak istemedi, bize gelen bilgilere göre hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan ile yapılan telefon görüşmesinde hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan neden bunu hatırlatmadı Bünyamin Gezer’e. Peki başka ne karar almış Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu; “kafasına bir şey gelen oyuncu olursa hakem hemen “Oyunu durduracak, santrada diğer hakemlerle toplanacaksınız. Temsilciyi çağırıp gerkli ikazı yapacaksın, Gerekiyorsa anons yaptıracaksın, tekrarında içeri gireceksin ve maçı tatil edeceksin” peki Votka şisesine kadar bu kadar atılan madde var, kafalar yaılıyor, neredeyse gözler çıkacak ama alınan kararın ne önemi var Bünyamin bey için, o aldığı görevi yerine getiriyor. Ülkemizde futbol kurallarına göre ne yaparsan yap yanına kar kalıyor yeterki gücün buna uygun olsun, hele de Müteahhitsen. Düşünün kafasına gözünü çıkarabilecek kadar bir cisim gelen Keita, kafasına atılanlara tepki gösteriyor ve oyun dışı, tabii ki kurallar böyle diyor peki ahlaki bir durum mu? Hayır ama ahlak kimin umrunda. Ama hakem kardeşimiz polis ya genel kanıya uygun olarak; mazlum ve mağdurun cezalandırılmasına devam.
Nihayetinde hakem hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan tarafından atanan hakem Bünyamin Gezer; adını BünYAMAN GEZER e çıkarıp esasen de sahada maç öncesi olduğu gibi maç boyunca da yaman yaman gezdi Galatasaraylı futbolculara karşı.
Fenerbahçe 10 yıldır Galatasaray maçlarını özellikle Kadıköy'de hafta boyunca medyanın yardım ve yatakçılığı sayesinde inanılmaz gererek, hafta sonuna doğru Merkez Hakem Kurulu ve maç saatinde de bu kurulun atadığı hakem sayesinde oynamayı ve kazanmayı mükemmel başarıyor. Tam bir asimetrik psikolojik hareket yürütüyorlar yardımcıları ve yatakçıları destekleri ile. Kutluyoruz.
Şu anda Federasyon cezaları açıkladı, sonuç: Fenerbahçe’ye 2 (iki) maç seyircisiz oynama cezası ve korkarım ki mutlaka tahkim de bunu kaldıracaktır, peki geçen yıl; Ali Sami Yen’de oynanan maçta, sadece su atılmasından ötürü Galatasaray’a kaç maç ceza 5 (beş) işte adalet; işte TFF, işte söylediğimiz bu. Tabii futbol Federasyonu, Mahmut Özgener gibi bir Galatasaray düşmanı, Levent Kızıl gibi bir Fenerbahçe dostu, Mehmet Ali Aydınlar gibi eski Fenerbahçe Yönetim kurulu üyesi, hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan gibi Galatasaray düşmanı MHK Başkanı tarafından yönetilir ve Fenerbahçe de bu ülkenin en başarılı müteahhitleri tarafından yönetilirse olacağı budur, kimse başka bir şey beklemesin.
Bu Federasyon temsilcilerinin ve gözlemcilerin ne iş yaptığı da ayrıca; Galatasaray düşmanı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener tarafından açıklanmalıdırlar, acaba onlarda taahhüt sektörü ile ilgili bir iş yaparlar, inşaat malzemesi mi satmaktadırlar yoksa komisyonculuk mu yaparlar, bir güzel öğrensek te rahat etsek, acaba maçtan 30 dakika önce başlayıp maç boyunca devam eden “hepiniz O.Ç nuz” methiyelerini raporlarına yazdılarmı. Böyle soytarılık olmaz diyeceğim ama soytarılık yapanlara hakaretten dava açılabilir hakkımda, o yüzden demiyeceğim. Peki bunlar olurken en büyük gözlemci olan zat; Mahmut Özgener nerede dersiniz, Fenerbahçe stadında. Peki bu önünde olan biten maskaralıkları ve şaklabanlıkları görmüyor mu? Eee kör değil, sağır değil. Peki ne? Onu da siz anlayın artık. Federasyon Başkanı Galatasaray düşmanı Mahmut bey siz “maç sahada oynanır mı diyorsunuz”. AAAA federasyonun kadrolu kargaları bile münasip yerleri ile buna gülüyorlar biliyor musunuz bay başkan.
Peki; Federasyon Başkanı Galatasaray düşmanı Mahmut bey; söylermisiniz bakalım ne yaptınız bu lazer ışığı tutma olayı ile ilgili. Hem de Fenerbahçe’nin kulüp olarak maçtan sonrada kullandığı lazerlerden bu ışıkların özellikle kaleci Leo Franco’nun gözüne tutulması karşısındaki tutumunuzu merak ediyor tüm futbol kamuoyu, ama ben söyleyeyim siz hiçbir şey yapmayacaksınız bu konuda da. Çünkü varlığınız Fenerbahçe’nin varlığına armağan edilmiş bir kere, yapacak bir şey yok sözünüzden dönemezsiniz biliyorum.
Peki , Galatasaray düşmanı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener ve Merkez Hakem Kurulu Başkanı hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan ve maçın katlini gerçekleştiren Bünyamin Gezer; “50 bin kiyi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak” diye bahane uydurarak oynattığınız bu maç neticesinde; herhangi bir gün yaklaşık 32.000.000 (otuaikimilyon) Galatasaray taraftarı Türkiye’nin farklı farklı şehir ve kasabalarında “protesto mitingleri” yaparak alayınızı protesto etse ne diyeceksiniz. Artık yeter…
Galatasaray düşmanı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener; Galatasaray’a her seferinde Fenerbahçe stadında uygulanan bu mezalimin vahşetin sorumlusu siz olacaksınız bu bilin. Peki şimdi den başlayan 27. haftadaki maç için Galatasaray’a kendi sahasında oynuyor diye aynı müsamahayı gösterecek misiniz? Şimdiden hazırlanan ve “Vuracaksın kıracaksın parçalayarak bu maçı kazanacaksın” sözünü şiar edinenler olursa ve sizin bile tahmin edemeyeceğiniz olayları planlarsalar ne yapacaksınız bakalım? Nasıl bu sorumluluğun üstesinden nasıl geleceksiniz bakalım.
Açıklayın Türkiye Futbol Federasyonunu Fenerbahçe kulübü Başkanı Aziz Yıldırım yönettiğini, behemehal koltuğu da kendisine devredin…
Açıklayın Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu da kurtulalım, belki Digitürk üyeliğimizi de iptal eder hafta sonları doğaya kır yürüyüşlerine de gideriz
Siz Fenerbahçe yönetimi aynı numaraları oyunları bir de Avrupa kupası maçlarında yapsanıza, görelim buyunuzu posunuzu…
Fenerbahçe stadındaki maçlara gerçi bilmiyorum hangi şubede görev yapıyor Bünyamin Gezer ama; emniyetin mutlaka bu maçlara ORGANİZE SUÇLAR ŞUBESİNDEN hakem ataması gerekir diye düşünüyorum. Ancak Fenerbahçe stadındaki organize işleri onlar çözebilirler.
Sonuçta; Müteahhitler Türkiye Futbolunun organize işlerini ayarlamaya uyarlamaya devam ediyorlar. Hayırlı olsun.
“BU İŞİ EN İYİ MÜTEAHHİTLER BİLİR” yazımı; “Yazıma konu olmasını planladığım 25.10.2009 tarihinde tüm maskaralıkları ve şaklabanlıkları ile oynanan Fenerbahçe-Galatasaray komedisini sonraki yazıma bırakıyorum” diyerek sonlandırmış idim. Bu konuda yazılacak çok şey var şüphesiz her iki takımın çalışmalarını maça yansıtmışlıklarının değerlendirilmesi adına; Fenerbahçe, Galatasaray’ı iyi etüd etmiş, Kazım’ı tek ve parçalayıcı santrfor oynatmış, yok kanatları ikili ve kademe anlayışı çok üst seviyede olan futbolcularla kapamış, oyunun her iki yönüne hem savunma hem de hücuma uygun olarak ta kanatları çok başarılı kullanmış, sonuçta 10 yıldır yaptığını tekrarlamıştır vs. vs. Galatasaray ise; sürekli istatistiklere ve sürekli yan ve geri pas yaparak oynayan bir savunma hattı, topu golün olacağı bölgeye taşınması gereğini unutmuş, futbolu da mehter marşı ile oynayan ama yaklaşık 4 el freni görevi yapan üstüne üstlük her topu kaptıran orta saha ile oynayan bir oyun tutturmuş ve sonuçta yenilmiş. Şimdi bunun üstüne her isteyen; ister kısa, isteyen yüzlerce sayfa tutacak, futbol gerekleri ve geyikleri yapabilir, yok efendim hızlı hücummuş, yok efendim kademeli ve kontrollü savunmaymış, yok efendim 4-4-2 imiş, yok efendim 4-5-1 imiş, yok efendim futbolun gerek ve kurallarını Fenerbahçe daha iyi uyguladı vs. vs.
Böylesi bir yaklaşım, davranış, değerlendirme, sonuçlandırma ve kabullenme içinde; ahlak ve etik, fairplay kuralları ve en önemlisi de Türkiye Futbol Federasyon’u kararları ayaklar altına alınmış, çiğnenmiş ne gam, kimin umurunda FENERBAHÇE CUMHURİYETİ malı götürmüş ya, yeter.
İşte tam da burada; Prof. Dr. Müteahhitler devreye giriyor, müteahhitlik eyler iken edinip te kullandıkları, kafa-kol, ayarlama ya da yuvarlamalarla; “mezkur meslek erbaplarının en mahir, en yetenekli, ellerinin-kollarının en uzun olduğu, en cesur, en korkusuz temsilcilerinin yine en iyi becerebildiği konu ise, insanı hayrete düşürecek ölçüde, devletin yetkili ve ilgili kurumlarının ihalelerini kimlerin kazanacaklarını, ağırlıklı olarak ihale gününden bir ya da birkaç gün önceden tespit edebilmeleridir. Bu uğurda gerekli olan her türlü; organizasyon, örgütlenme ve mobilize olma hak ve yetkisi kendilerinden menkul olup, düzenlenen seferberlik adına gerekli atış ve ateş gücüne bağlı olarak ta başarı liginde sıralanmaktadırlar. Hele ihalesi yapılan bu taahhüt konusu işler sözleşme sonrası bir de avans bahşediyorsa kazananlarına siz seyreyleyin çümbüşü, bu uğurda elden, ayaktan, cüzdandan ve kabzadan hiçbir şey eksik edilmez, ama illaki de karar vericiler kutlamaların asıl oğlanıdırlar.” (yazımın 1. bölümü) gereği ve mucibince; konumuzun bu bölümünde de; Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem komitesi, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Tahkim kurulu ve de özellikle Medya üzerinde, müteahhitlikte edindikleri becerileri uygulayarak başarıya ulaşmaktadırlar; herhalde, gerçi bunun böyle olmasını ne arzu eder ne de umarız ama veriler maalesef böyle düşünmemizi sağlayacak yönde.
Konunun cılkını çıkarmak için elinden geleni yapan medya tutturmuş bir; “KADIKÖY atmosferinde bacağı titreyen bir futbolcular” masalı gidiyor, anlamak mümkün değil büyük bir çoğunluğu futbolcu eskisi, eğitimsiz oldukları bir kesinde ilaveten öğretimleri de “mahalle mektebi” düzeyini aşamamış ama adamları bir dinle abuk subuk mimiklerine ilaveten kasım kasım kasınarak; “fobi”, “korku” ile “büyük baskı altında insan davranışları” üzerine doktora yapmış adam edasıyla ve her biri sosyal psikolojinin üstad-ı keremi rollerinde, inanılmaz ve ne yazık ki katlanılmaz durum. (konunun öğretim ve eğitim tarafını tamamlamış ya da haddini bilen futbolcu eskilerini çok az olsalar da saygıyla tenzih ediyorum) Yahu Allahaşkına; Fenerbahçe’nin gecekondu stadına gelene kadar bu adamların nerede ise tamamı; Wembley, Elland Road, Maracana, Nou Camp, Santiago Bernabeu, Giuseppe Meazza, Roma olimpiyat Stadı, Stade de France gibi stadlarda oynamışlar ayakları titrememiş, Manchester United FC, FC Bayern Münich, Liverpool FC, Real Madrit, Milan FC, Roma FC, Paris Saint Germain FC, Barcelona FC, Atletico Madrit gibi dünya çapında takımlarda ya da onlara karşı futbol oynamışlar ayakları titrememiş ama gelmişler Fenerbahçe’ye karşı ayakları titremiş, “tuzlayayım da kokmayasınız”. Hani bu işkembeyi kübradan atışlarını evlerinde çoluk-çocuk otururken yapsalar kendi ailelerinden başkasına zarar vermeyecekler ama bunlar eğitim-öğretim seviyesi yeterince yüksek olmayan milletimize 7 gün 10 saat esası ve ulusal çapta yayın yapan yaklaşık 50 TV kanalında sınırsız ve fütursuzca hitap edince ortalık karışıyor, tüm hafta boyunca yani maçın ikincisine kadar sürmek kaydı ile tüm kahvehanelerde, ofislerde, fabrikalarda ve restoranlarda; “yandı gülüm keten helva”. Kaybolan işe mi yanarsın yoksa gereksiz sinirlenmeler neticesinde kırılan kalplere mi yanarsın, gereksiz kavga ve küfürleşmelere mi yanarsın, artık gel de karar ver.
Peki konu bu kadarla sınırlı kalabiliyor mu? Nerde…
Hemen TFF nin tüm kurulları ve kurumları devreye giriyor; başlangıç olarak ta hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın başkanlığında Galatasaray’ı ve maçı kim en iyi ve en uygun biçimde katleder ve hedeflendiği gibi bitirir; tabii ki Bünyamin Gezer, hakem görevi (!!!) verilmiş bu zat, zannedersiniz ki Galatasaray karşısına değil de, Taksim Meydanı’na 1 mayıs kutlamaya gelmiş ayaktakımlarının karşısına çıkmış ta ver ha ver ayaktakımı dövecek. Bütün maç boyunca; daha önceleri bugüne hazırlık olsun diye idmanı yapılmış vaziyette, Akşam gazetesinde “hangi hakem hangi takımı tutuyor” diye hazırlanan haber mucibince, hatırlanacağı üzere burada Galatasaraylı hakemlerin başına, Bünyamin Gezer yazarak herkesi yanıltıp durumu ta o günlerden ayarlamışlardır, tıpkı yıllar önce hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan’ın da Galatasaraylı olduğu sızdırılıp sanki Fenerbahçeli olduğunu bilmiyormuşuz gibi yanıltma sağlayarak, hakemliği süresince Galatasaray’ı perişan etmiş idi.
Maçı anlatan Fenerbahçe taraftarı yayıncı kuruluşun 2 Melihinden biri “hakemin başına cisim geldi/düştü” diyerek sanki bu cisim uzay cismiydi de uzaydan geldi edası ile konuşarak durumu taraftarlığına uygun bir şekilde yumuşatmaya çalışıp, “eee bunlar her stadta oluyor fazla büyütmeye gerek yok” diyerek bu tür davranışların normal olarak görülmesi için elinden geleni yapmaktaydı. Tıpkı kendisini burada görevlendiren ağabeyleri gibi; Fenerbahçe’ye bağlılığını gizleyemiyordu.
“Yalan ne kadar büyükse inanan o kadar çok olur” demişti ya propagandanın profesörü Faşist Goebbels ama bunlar bu durumu daha da geliştirip daha veciz hale getirerek "bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar” ordinaryüslüklerini ilan etmişlerdir.
İşte görüldü, Bünyamin Gezer, nasıl bir Galatasaraylıdır, bu kadar olay olması nedeniyle oynatmaması gereken maçı oynattı, Arda’ya Galatasaray düşmanlığı ta Sivasspor’dan beri devam eden Blica denilen sokak kabadayısının maçın başlamasına 45 dakika kala Arda ve Aydın’a yaptığı darplar (aslında polis olarak bunu Bünyamin Gezerden daha iyi kim bilebilir acaba) yeterli değilmiş gibi oyun içinde yaptığı faul ve sportmenliğe aykırı davranışlara göz yumması bir yana neredeyse böyle yapması için cesaret vermiş, Müteahhit Aziz Yıldırım’ın ve Narkomanlığı yüzünden uzunca bir süre iş bulamamış Daum’un Cristian Baroni’ye özel taktik vererek ortalığı karıştırmak üzere motive etmesi, Lugano için zaten söylenecek bir şey yok; durmuyor çocuk yola devam ediyor, Kazım’ın nerede ise tekme tokat her hareketinin faul olmasına göz yumuyor, Emre efendi tarak kemiği kıracak kadar sert oynuyor ama Bünyamin Gezer için ne gam, Carlos’un itiraf ettiği üzere Vederson’un yardım ve yataklığı ile Keita’nın her pozisyonda tekme tokat, kene gibi yapışarak sarılmalarını seyretti ya da göz yumdu, Carlos’a da kırmızı kart göstermesi gerekirdi Keita’nın yanında ama ne keder, Fenerbahçe’nin 1. golü offside ama ne var bunda adamın aldığı talimat bu (galiba), Penaltı uyduruk penaltı peki sen Galatasaray’lı olsan tıpkısına yakın benzer pozisyonda Nonda’ya gösterdiğin gibi sarı kart göstermezmiydin Alex efendiye, bu listeyi uzatmak mümkün çünkü Fenerbahçeliler gördükleri müsamaha neticesinde ellerinden ne düşmanlık geliyorsa yapıyor ve Fenerbahçeli Bünyamin gezer seyrediyor. Tam bir rezalet…
Bünyamin Gezer’in bir soru üzerine söylediği ruhunun ya da başka yerinin rengini ele veriyor ama kimin umrunda; ne buyuruyor Polis Bünyamin Gezer; “evet sahaya cisimler atılıyordu ama bize değildi” yani Galatasaraylı futbolculara atılabilir hatta atılmalıdır, peki başka ne diyor hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan abisinin atadığı Bünyamin Gezer; “50 bin kiyi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak, camlar çerceveler indirilecek” hani adam sanki hakem değil de başka bir şey, yahu be adam; polis bile talimata aykırı durumda bütün Taksim’in camı çerçevesinin kırılmasını göze alıyor, sana ne bunlardan sen kuralı uygulasana; ne karar almıştı, Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu “maçtan evvel yaralanan bir hakem olursa maça başlamama kararı almıştı ve hakemlere iletmişlerdi” hadi diyelim o gerilimli anlarda Bünyamin Gezer bunu hatırlamadı ya da hatırlamak istemedi, bize gelen bilgilere göre hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan ile yapılan telefon görüşmesinde hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan neden bunu hatırlatmadı Bünyamin Gezer’e. Peki başka ne karar almış Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu; “kafasına bir şey gelen oyuncu olursa hakem hemen “Oyunu durduracak, santrada diğer hakemlerle toplanacaksınız. Temsilciyi çağırıp gerkli ikazı yapacaksın, Gerekiyorsa anons yaptıracaksın, tekrarında içeri gireceksin ve maçı tatil edeceksin” peki Votka şisesine kadar bu kadar atılan madde var, kafalar yaılıyor, neredeyse gözler çıkacak ama alınan kararın ne önemi var Bünyamin bey için, o aldığı görevi yerine getiriyor. Ülkemizde futbol kurallarına göre ne yaparsan yap yanına kar kalıyor yeterki gücün buna uygun olsun, hele de Müteahhitsen. Düşünün kafasına gözünü çıkarabilecek kadar bir cisim gelen Keita, kafasına atılanlara tepki gösteriyor ve oyun dışı, tabii ki kurallar böyle diyor peki ahlaki bir durum mu? Hayır ama ahlak kimin umrunda. Ama hakem kardeşimiz polis ya genel kanıya uygun olarak; mazlum ve mağdurun cezalandırılmasına devam.
Nihayetinde hakem hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan tarafından atanan hakem Bünyamin Gezer; adını BünYAMAN GEZER e çıkarıp esasen de sahada maç öncesi olduğu gibi maç boyunca da yaman yaman gezdi Galatasaraylı futbolculara karşı.
Fenerbahçe 10 yıldır Galatasaray maçlarını özellikle Kadıköy'de hafta boyunca medyanın yardım ve yatakçılığı sayesinde inanılmaz gererek, hafta sonuna doğru Merkez Hakem Kurulu ve maç saatinde de bu kurulun atadığı hakem sayesinde oynamayı ve kazanmayı mükemmel başarıyor. Tam bir asimetrik psikolojik hareket yürütüyorlar yardımcıları ve yatakçıları destekleri ile. Kutluyoruz.
Şu anda Federasyon cezaları açıkladı, sonuç: Fenerbahçe’ye 2 (iki) maç seyircisiz oynama cezası ve korkarım ki mutlaka tahkim de bunu kaldıracaktır, peki geçen yıl; Ali Sami Yen’de oynanan maçta, sadece su atılmasından ötürü Galatasaray’a kaç maç ceza 5 (beş) işte adalet; işte TFF, işte söylediğimiz bu. Tabii futbol Federasyonu, Mahmut Özgener gibi bir Galatasaray düşmanı, Levent Kızıl gibi bir Fenerbahçe dostu, Mehmet Ali Aydınlar gibi eski Fenerbahçe Yönetim kurulu üyesi, hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan gibi Galatasaray düşmanı MHK Başkanı tarafından yönetilir ve Fenerbahçe de bu ülkenin en başarılı müteahhitleri tarafından yönetilirse olacağı budur, kimse başka bir şey beklemesin.
Bu Federasyon temsilcilerinin ve gözlemcilerin ne iş yaptığı da ayrıca; Galatasaray düşmanı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener tarafından açıklanmalıdırlar, acaba onlarda taahhüt sektörü ile ilgili bir iş yaparlar, inşaat malzemesi mi satmaktadırlar yoksa komisyonculuk mu yaparlar, bir güzel öğrensek te rahat etsek, acaba maçtan 30 dakika önce başlayıp maç boyunca devam eden “hepiniz O.Ç nuz” methiyelerini raporlarına yazdılarmı. Böyle soytarılık olmaz diyeceğim ama soytarılık yapanlara hakaretten dava açılabilir hakkımda, o yüzden demiyeceğim. Peki bunlar olurken en büyük gözlemci olan zat; Mahmut Özgener nerede dersiniz, Fenerbahçe stadında. Peki bu önünde olan biten maskaralıkları ve şaklabanlıkları görmüyor mu? Eee kör değil, sağır değil. Peki ne? Onu da siz anlayın artık. Federasyon Başkanı Galatasaray düşmanı Mahmut bey siz “maç sahada oynanır mı diyorsunuz”. AAAA federasyonun kadrolu kargaları bile münasip yerleri ile buna gülüyorlar biliyor musunuz bay başkan.
Peki; Federasyon Başkanı Galatasaray düşmanı Mahmut bey; söylermisiniz bakalım ne yaptınız bu lazer ışığı tutma olayı ile ilgili. Hem de Fenerbahçe’nin kulüp olarak maçtan sonrada kullandığı lazerlerden bu ışıkların özellikle kaleci Leo Franco’nun gözüne tutulması karşısındaki tutumunuzu merak ediyor tüm futbol kamuoyu, ama ben söyleyeyim siz hiçbir şey yapmayacaksınız bu konuda da. Çünkü varlığınız Fenerbahçe’nin varlığına armağan edilmiş bir kere, yapacak bir şey yok sözünüzden dönemezsiniz biliyorum.
Peki , Galatasaray düşmanı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener ve Merkez Hakem Kurulu Başkanı hakem çocuğu hakem Oğuz Sarvan ve maçın katlini gerçekleştiren Bünyamin Gezer; “50 bin kiyi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak” diye bahane uydurarak oynattığınız bu maç neticesinde; herhangi bir gün yaklaşık 32.000.000 (otuaikimilyon) Galatasaray taraftarı Türkiye’nin farklı farklı şehir ve kasabalarında “protesto mitingleri” yaparak alayınızı protesto etse ne diyeceksiniz. Artık yeter…
Galatasaray düşmanı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener; Galatasaray’a her seferinde Fenerbahçe stadında uygulanan bu mezalimin vahşetin sorumlusu siz olacaksınız bu bilin. Peki şimdi den başlayan 27. haftadaki maç için Galatasaray’a kendi sahasında oynuyor diye aynı müsamahayı gösterecek misiniz? Şimdiden hazırlanan ve “Vuracaksın kıracaksın parçalayarak bu maçı kazanacaksın” sözünü şiar edinenler olursa ve sizin bile tahmin edemeyeceğiniz olayları planlarsalar ne yapacaksınız bakalım? Nasıl bu sorumluluğun üstesinden nasıl geleceksiniz bakalım.
Açıklayın Türkiye Futbol Federasyonunu Fenerbahçe kulübü Başkanı Aziz Yıldırım yönettiğini, behemehal koltuğu da kendisine devredin…
Açıklayın Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu da kurtulalım, belki Digitürk üyeliğimizi de iptal eder hafta sonları doğaya kır yürüyüşlerine de gideriz
Siz Fenerbahçe yönetimi aynı numaraları oyunları bir de Avrupa kupası maçlarında yapsanıza, görelim buyunuzu posunuzu…
Fenerbahçe stadındaki maçlara gerçi bilmiyorum hangi şubede görev yapıyor Bünyamin Gezer ama; emniyetin mutlaka bu maçlara ORGANİZE SUÇLAR ŞUBESİNDEN hakem ataması gerekir diye düşünüyorum. Ancak Fenerbahçe stadındaki organize işleri onlar çözebilirler.
Sonuçta; Müteahhitler Türkiye Futbolunun organize işlerini ayarlamaya uyarlamaya devam ediyorlar. Hayırlı olsun.